ÖZ
Amaç
Bipolar bozukluk (BB), genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan bir duygudurum epizodu ile başlayan kronik psikiyatrik bir bozukluktur. Bu çalışmada BB tanısı olan; ötimik ergenler ile sağlıklı ergenlerin sosyal biliş ve duygu düzenleme açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışmaya İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı’na başvuran ve BB tanısı olan 27 genç olgu grubu olarak ve yaş ve cinsiyet olarak benzer 28 genç kontrol grubu olarak alınmıştır. Olgu ve kontrol grubuna sosyal bilişi değerlendirmek için zihin kuramı testlerinden yüzler, gözler ve gaf testi uygulanmıştır. Duygu düzenleme güçlükleri ise duygu düzenleme güçlüğü ölçeği (DDGÖ) ile değerlendirilmiştir.
Bulgular
Zihin kuramı testlerinden yüzler, gözler ve gaf testinin üçünde de kontrol grubu olgu grubuna göre istatistiksel açıdan anlamlı daha yüksek puanlar almıştır. Yine DDGÖ’nün hem toplam puanında hem de alt ölçeklerinde de olgu grubu kontrol grubuna göre istatistiksel açıdan anlamlı daha yüksek puanlar almıştır. Olgu ve kontrol grubunun DDGÖ toplam skoru ile zihin kuramı testleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile incelenmiş ve aralarında negatif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır.
Sonuç
Çalışmamızda BB tanısı olan gençlerin duygu düzenleme alanında daha fazla zorluk yaşadığı aynı zamanda zihin kuramı becerilerinde de güçlükleri olduğu gösterilmiştir. Yaşanılan duygu düzenleme güçlüklerinin de zihin kuramı becerilerindeki güçlüklerle ilişkili bulunmuştur.
Giriş
Bipolar bozukluk (BB), genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan bir duygudurum epizodu ile başlayan kronik psikiyatrik bir bozukluktur.1
BB’nin yaygınlığı spektrum olarak ele alındığında yaşam boyu %2,6-6,5 arasında değişmektedir.2 Konuya ilişkin retrospektif çalışmalarda BB tanısı olanların yarısından fazlasının 20 yaşından önce başladığı bulunmuştur.3 Ergenlerin değerlendirildiği çalışmalarda da BB'nin ergenlikte görülme sıklığı %2 gibi bulunmuştur.4 Pediatrik BB 18 yaşından önce başlayan, daha ciddi beliritlerle ve daha kötü prognozla seyreden bir bozukluktur.5 Yine BB öğrenmede zorluklara, akademik başarısızlığa yol açan yüksek intihar oranları ile seyreden bir bozukluktur.5, 6
Güncel çalışmalar ciddi psikiyarik bozukluklarla sosyal biliş ilişkisini araştırmaktadır. Sosyal biliş birçok psikiyatrik bozuklukta bozulmuş psikososyal işlevsellik ile ilişkilidir.7, 8 Sosyal bilişsel yeteneklerdeki bozulmalar olmasının semptom şiddetini üzerinde olumsuz etkileri vardır ve dolayısıyla olguların işlevselliği daha da bozulmaktadır.9, 10 Zihin kuramı ise sosyal bilişi değerlendirmede en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Zihin kuramını tanımlamak gerekirse bir kişinin kendiyle ve diğer bireylerle ilişkili zihinsel durumları ile ilişkili çıkarımda bulunması; diğer bireylerin inançlarını, duygularını ve niyetlerini anlama kapasitesi ve bu alanlarda tahmin edebilmesi ve zihninde bunları temsil edebilme yeteneğidir.11, 12
Yapılan çalışmalarda yetişkin BB tanısı olanların zihin kuramı becerilerinde yani sosyal bilişlerinde güçlükler olduğu gösterilmiştir.13-16 Yetişkin BB ve majör depresif bozukluk tanısı yapılan bir çalışmada semptomlarının olmadığı dönemde de zihin kuramı becelerinde güçlüklerinin ve duygu tanıma ile ilgili güçlüklerinin devam ettiği gösterilmiştir.14
Ayrıca Bora ve ark.13 yaptığı çalışmada ötimik dönemde de zihin kuramı becerilerindeki güçlüklerin devam ettiği gösterilmiştir. de Siqueira Rotenberg ve ark.15 yaptığı meta-analiz, ötimik dönemde zihin kuramı becerilerindeki güçlüklerin devam etmesinin BB için olası bir endofenotip olacağı üzerinde durmuştur ve bu meta-analiz sonuçları önceki araştırmaların sonuçlarını da destekler niteliktedir. Çocuk ve ergenlerde BB ve sosyal biliş ilişkisini inceleyen çok az çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda da BB tanısı olan ergenlerin yüz tanıma gibi zihin kuramı testlerinde zorluk yaşadıkları gösterilmiştir.17, 18
BB sosyal yaşamda güçlükler, akademik başarısızlık ve yüksek intihar oranları ile seyreden ve işlevsellik de bozulma düzeyleri belirgin olan bir bozukluktur.5, 6 Psikososyal işlevselliğin olumsuz seyretmesi ile duygu düzenleme güçlüğü arasında ilişki gösterilmiştir.19, 20 Duygu düzenleme güçlüğü yoğun duyguların düzenlenmesinde zorluklarla karakterize trans diagnostik bir yapıdır.21 Yine BB tanısı olan olguların duygu düzenleme alanında belirgin güçlük yaşadıkları; maladaptif duygu düzenleme stratejilerini daha fazla kullandıkları gösterilmiş, duygu düzenleme güçlükleri yaşadıkları bulunmuştur.22
Bu çalışmada ötimideki BB tanısı olan gençlerde duygu düzenleme güçlükleri ve zihin kuramı becerilerini sağlıklı gençlerle kıyaslamak amaçlanmaktadır.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışmaya İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 2018-2023 yılları arasında takipli BB tanısı olan gençler ile aynı hastanenin farklı polikliniklerine başvuran, yaş ve cinsiyet olarak olgu grubuyla benzer, herhangi bir psikiyatrik bozukluğu olmayan, kronik bir rahatsızlığı olmayan, sağlıklı gençler alınmıştır. Çalışmaya klinik değerlendirmede normal zekaya sahip, sınıfta kalmamış ve okuma yazmayı birinci sınıfta öğenmiş olan gençler çalışmaya alınmıştır. Olgu ve kontrol grubunun psikiyatrik durumları Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi- Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu (ÇDŞG-ŞY) ile değerlendirilmiş olup herhangi bir psikiyatrik rahatsızlığı bulunmayan gençler çalışmaya kontrol grubu olarak dahil edilmiştir. BB grubu için 12-18 yaş arasında olması; ÇDŞG-ŞY görüşmelerinde BB tanı ölçütlerini karşılaması; olgu ve ebeveynlerinin gönüllü olarak çalışmaya katılmak için ayrı ayrı yazılı onam vermesi; Çocuklar İçin Depresyon Değerlendirme Ölçeği- Gözden Geçirilmiş Formu (ÇDDÖR) ≤65 ve en az iki haftadır remisyonda olması yine ötimik olması durumunda çalışmaya dahil edilmiştir. Hem olgu hem de kontrol grubu için herhangi bir nörolojik hastalığı, mental retardasyonu, epilepsi, serebral tümör ya da serebro-vasküler hastalığı olması, bilinç yitimine yol açmış kafa travması geçirmiş olmak, ciddi bir medikal hastalığı olması durumunda çalışmaya dahil edilmemiştir.
Çalışmanın etik kurul onayı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Etik Kurulu’ndan alınmıştır (karar no: 192, tarih: 17.10.2017). Çalışmaya katılan ebeveynlerin ve gençlerin sözel ve yazılı onamları alınmıştır.
Veri Toplama Araçları
1. Sosyodemografik Veri Formu: Çocukların ve ebeveynlerin sosyodemografik özellikleriyle ilgili bilgi alınması için oluşturulmuştur. Formda çocuğun yaşı, cinsiyeti, akademik durumu, akran ilişkisi, sosyoekonomik düzeyi ve ebeveynlere yönelik ebeveynlerin yaşı, medeni hali, eğitim durumu ve mesleği araştırılmaktadır. Klinisyen tarafından doldurulmuştur.
2. Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi - Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu (Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children Present and Life-time) (ÇDŞG-ŞY): Altı-on sekiz yaşlar arasındaki çocuk ve gençlerde şimdiki ve yaşam-boyu psikopatolojiyi araştırmaya yönelik Kaufman ve ark.23 tarafından geliştirilmiş, yarı-yapılandırılmış bir görüşme biçimidir. ÇDŞG-ŞY, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) tanı ölçütleri doğrultusunda güncellenmiştir. Ünal ve ark.24 tarafından ÇDŞG-ŞY DSM 5’in Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.
3. Çocuklar İçin Depresyon Değerlendirme Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu (CDDÖR): Klinik örneklemde CDDÖR depresif belirtiler ve depresyonun şiddeti hakkında genel bilgi sağlar. Bu ölçek, hastalık tanısı konduktan sonra hem başlangıçta hem de tedavi süresince yanıtın değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Ölçekte yer alan 17 belirtiden 14’ü, çocuğun klinik görüşme sırasında sorulara verdiği sözel yanıtlar temel alınarak değerlendirilmektedir. Bu belirti alanları; bozulmuş okul işlevselliği, sosyal içe çekilme, eğlenme/keyif almada güçlük, iştahta bozulma, aşırı halsizlik hali, fiziksel yakınmalar, uykunun bozulması, irritabilite, düşük benlik saygısı, yoğun suçluluk duyguları, depresif duygular, morbid fikirler, intihar fikirleri ve yoğun ağlama olarak maddelenmiştir. Geri kalan 3 belirti alanı, depresif belirtilerin sözel olmayan özellikleri arasında yer alan ve görüşmecinin değerlendirdiği, depresif afekt, hipoaktivite ve cansız konuşmadır. Kalan üç belirti ise çocuğun sözel olmayan davranışları üzerinden değerlendirilir ve görüşmecinin gözlemlerine dayalıdır: Depresif afekt, cansız konuşma ve hipoaktivitedirdir. CDDÖR, başlangıçta 6-12 yaş grubundaki çocuklar için geliştirilmiş olsa da, ergenlerde de etkili bir şekilde kullanılabilmektedir. Bu ölçeğin ergenlerdeki psikometrik özellikleri, 2010 yılında Mayes ve ark.25 yürüttüğü bir çalışmada incelenmiştir. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlanması ve geçerlik-güvenirlik çalışması ise 2012 yılında Alşen26 tarafından gerçekleştirilmiştir.
4. Young Mani Derecelendirme Ölçeği (Young Mania Rating Scale) (YMDÖ): Manik semptomların şiddetini ve zaman içindeki değişimini değerlendirmek amacıyla, Young ve çalışma arkadaşları tarafından 1978 yılında geliştirilen bu ölçek, 11 maddeden oluşmaktadır. Ölçekte yer alan belirtiler, son bir haftalık süre temel alınarak değerlendirilir. Her bir maddenin aldığı puanlar toplanarak toplam puan elde edilir. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlanması ve geçerlilik-güvenirlik çalışması, 2001 yılında Karadağ ve ark.27 tarafından yapılmıştır. Ancak Türkçe versiyonunda belirli bir kesme puanı belirlenmemiştir.
5. Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği (Difficulties in Emotion Regulation Scale): Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği (DDGÖ) bireylerin duyguları düzenleme alanında yaşadığı sorunları ölçmek amacıyla Gratz ve Roemer28 tarafından geliştirilmiştir. Toplamda 36 maddeden meydana gelen bu ölçek, 5’li Likert tipi (1=Hemen hemen hiç, 2=Bazen, 3=Yaklaşık yarı yarıya, 4=Çoğu zaman, 5=Hemen hemen her zaman) kullanılarak puanlanır. Ölçekten alınan yüksek puanlar, duygu düzenlemede daha fazla güçlük yaşandığını gösterir. Ölçeğin Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Rugancı ve Gençöz29 tarafından yapılmıştır. Alt ölçekleri; farkındalık, açıklık, kabullenmeme, dürtü, amaç ve strateji kısımlarıdır.
6. Zihin Kuramı-Yüzler Testi (Faces Test): Yüzler testi, Ekman tarafından 1972’de yüzlerden emosyon tanımasını değerlendirmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu çalışmada Baron-Cohen ve ark.30tarafından geliştirilen kısa formu kullanılmış olup, katılımcılardan emosyonel ifadeleri yansıtan 20 tane fotoğrafı incelemeleri istenmiştir.
7. Gözlerden Zihni Okuma Testi (Gözler Testi): Gözler testi, ilk olarak Baron-Cohen ve ark.30 tarafından 1997’de geliştirilmesi, 2001’de yeniden gözden geçirilmesi31 yapılmış olup, katılımcı göz ifadelerine bakarak basit duygularında ötesine giden zihinsel durumunu anlayabilme becerisini incelemeyi hedeflemektedir. Toplamda 28 tane, yalnız göz bölgesinin olduğu fotoğrafları kapsamaktadır. Dört cevap bulunmaktadır. Şans oranı ise p=0,25’ tir ve katılımcı yalnız 13 ve üzerinde skor aldığında anlamlı düzeyde şansın üstünde performans göstermektedir (binominal test). Testin çocuklar için olan versiyonu Girli and Tekin32 tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.
8. Zihin Kuramı-Gaf Testi: Baron-Cohen ve ark.33 yüksek düzeyde zihinsel atıfları değerlendirmek amacıyla, diğer sosyal biliş testlerine ek olarak gaf testi görevlerinden yararlanmıştır. Bu görevler, ikinci düzey zihin kuramı bozukluklarının değerlendirilmesinde etkili bir araç olarak kabul edilmekte olup, testte gösterilen performansın zihin kuramı bozukluğunun şiddetini yansıtma açısından önemli bir gösterge olduğu ifade edilmektedir.
İstatistiksel Analiz
Bu çalışmada elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS Statistics for Windows, Version 24.0 (IBM Corp., Armonk, NY, USA) yazılımı kullanılmıştır. Olgu ve kontrol gruplarına ait bazı sosyodemografik ve klinik kategorik değişkenler, sayı ve yüzde oranlarıyla tanımlanmıştır. Sınıflandırılmış kategorik verilerin karşılaştırılmasında çapraz ki-kare testi uygulanmıştır. Verilerin dağılımı öncelikle Kolmogorov-Smirnov testi ile incelenmiş, normal dağılım gösterdiği belirlenen veriler parametrik t-testi ile analiz edilmiştir. Sürekli değişkenler arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla Spearman korelasyon analizi uygulanmış, p<0.05 çift yönlü olarak istatistiksel açıdan anlamlı kabul edilmiştir.
Bulgular
BB grubunun yaş ortalaması 15,81±1,27, kontrol grubunun yaş ortalaması 15,43±1,62’dir. Grupların yaş ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p=0,331). BB grubunda 11 erkek, 16 kız çocuk; kontrol grubunda 13 erkek, 15 kız çocuk yer almaktadır (p=0,671). Anne-babaların, evlilik durumu, eğitim durumu, çalışma durumu arasında fark bulunmamıştır. Çocukların akran ilişkisi çocukların beyanına göre yapılırken ders başarısı son dönemki karne notlarına göre yapılmıştır. BB grubunun ders başarısı daha düşük ve akran ilişkisi daha kötü bulunmuştur (sırasıyla, p=0,026; p=0,015). Olgu ve kontrol grubunun sosyodemografik verileri Tablo 1’de verilmiştir.
BB tanısı olan grubun YMDÖ puan ortalaması 7,96±1,31 iken kontrol grubun YMDÖ puan ortalaması 2,64±0,78’ dir (p<0,001). Yine ÇDDÖR puan ortalaması BB tanısı olan grupta 36,14±3,89 iken kontrol grubunda 20,14±2,32 olarak bulunmuştur (p<0,001). Olgu grubunda ÇDŞG-ŞY değerlendirmesinde 5 ergende anksiyete bozukluğu; 9 ergende dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, 1 ergende obsesif kompulsif bozukluk olduğu saptanmıştır. Olgu grubunun 16’sı bir kez manik atak bir kez depresif atak; 11 tanesi iki depresif bir manik atak geçirmiştir. Psikotik özellikli manik epizod geçiren 5 genç varken psikotik özellikli depresif atak geçiren 4 genç vardı. Yine olgu grubundan 15 genç lityum ve antipsikotik; 8 genç valproik asit ve antipsikotik; 2 genç lamotrijin ve antipsikotik, 2 genç sadece valproik asit kullanmaktaydı.
Olgu ve kontrol grubunun duygu düzenleme güçlükleri DDGÖ ölçeği ile parametrik t-test aracılığıyla değerlendirlmiştir. Hem ölçeğin toplam değerinde hem de alt ölçek değerlerinde olgu grubu kontrol grubuna göre daha yüksek puanlar almıştır. Olgu ve kontrol grubuna ait veriler Tablo 2’de yer almaktadır.
Olgu ve kontrol grubunun sosyal biliş özellikleri zihin kuramı testlerinden yüzler, gözler ve gaf testi ile parametrik t-test aracılığıyla değerlendirlmiştir. Kontrol grubu olgu grubuna göre daha yüksek puanlar almıştır. Yani kontrol grubunun zihin kuramı becerileri olgu grubundan daha iyi olarak değerlendirlimiştir. Olgu ve kontrol grubuna ait zihin kuramı test verileri Tablo 3’de yer almaktadır.
Olgu ve kontrol grubunun DDGÖ toplam skoru ile zihin kuramı testleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile incelenmiş ve aralarında negatif yönde anlamlı ilşiki saptanmıştır (Tablo 4). Yani duygu düzenleme becerilerinde ne kadar fazla güçlük yaşanırsa zihin kuramı becerilende de o kadar fazla güçlük yaşandığı gösterilmiştir.
Tartışma
Çalışmamızda ötimik dönemdeki BB tanısı olan gençler yaş ve cinsiyet olarak benzer sağlıklı gençlerle duygu düzenleme güçlükleri ve zihin kuramı becerileri açısından karşılaştırılmıştır. BB tanısı olan gençlerin duygu düzenleme alanında daha fazla zorluk yaşadığı aynı zamanda zihin kuramı becerilerinde de güçlükleri olduğu gösterilmiştir. Yaşanılan duygu düzenleme güçlüklerinin de zihin kuramı becerilerindeki güçlüklerle ilişkili olduğu bulgusu da önemli diğer bir bulgumuzdur.
BB tanısı olan bireyler incelendiğinde hem epizotta iken hem de epizotlar arası dönemde iken psikososyal işlevsellikte azalma olduğu gösterilmiş; bu azalmanın duygu düzenleme güçlükleri ile ilişkisi araştırma konusu olmuştur.34 Bazı araştırmalar özellikle epizotlar arasında bireylerin yaşadığı duygu düzenleme güçlüklerinin hastalık belirtilerinin devam etmesiyle ilişki olabileceğini ve psikososyal işlevselliği olumsuz etkilediğini vurgulamıştır.35, 36 Özelllikle ergenlerde epizotlar arası dönemlerde yapılan çalışmalarla belirtiler ve duygu düzenleme güçlükleri arasında ilişkinin incelenmesi; ergenlikte başlayan BB’nin ağır seyri açısından da önemlidir. Ötimik BB tanılı olgularda yapılan çalışmalarda duygu dalgalanması ve duygusal yoğunluk yaşamanın ötiminin temel belirtilerinden olduğu ve epizotlar arasında da emsoyonel özelliklerin karakteristik olabileceğine dikkat çekilmiştir.19, 35, 36
Pediatrik BB tanılı çocuklarda duygusal değikenlik; duygularını düzenleyememe çok sık görülmektedir.37Bizim çalışmamızda da DDGÖ’nün tüm alt ölçeklerinde olgu grubunun; kontrol grubundaki gençlere göre daha yüksek puan almaları bu verilerle uyumludur. BB tanısı olan gençlerde dürtüselliğin belirgin olması ve kabullenme sürecinde zorluklar yaşamaları dikkat ekici özelliklerdendir. Duygularını kabul edememe, olumsuz bir olay esnasında odaklanmakta güçlüğe ve görevi sürdürmede zorluğa sebep olabilir. Bu durumla ilişkili olarak da amaçlar ve stratejiler alanlarından da zorlanmalar yaşanabilir. Yapılan çalışmalarda gösterilen orbitofrontal ve subgenual beyaz maddede yapısal anomaliler BB’de duygu düzenleme güçlüklerinin ve impulsivitenin nörobiyolojik modelini açıklamada yararlı olabilir.38 Duygu düzenleme güçlüğünün merkezinde limbik aşırı aktivite ve göreceli prefrontal aktivite eksikliği yer almaktadır ki bu durum; duygudurum düzenlemesine aracılık eden limbik yapılar üzerindeki prefrontal etkinin azaldığını gösterir.39 Inferior frontal girusda fonksiyonel diskonnektivite duygu düzenleme güçlüğünde rol alır ve özellikler pediatrik BB’de rol oynamaktadır.40 BB tanılı çocuklar, duygusal ifadeleri doğru bir şekilde yorumlayabilmek için daha yüksek düzeyde duygusal yoğunluğa ihtiyaç duyarlar ve yüz ifadelerinin yoğunluğundaki hafif değişiklikleri ayırt etmekte zorluk çekerler. Bu özellik hem duygu düzenlemede güçlük yaşamalarına hem de sosyal bilişte zorluklara sebep olmaktadır.41 Frontolimbik beyin ağlarındaki disfonksiyon hem sosyal bilişte hem de duygu düzenleme güçlüklerinde rol oynayan ortak mekanizma olabilir.42
Zihin kuramı becerilerinin; mental state decoding yani zihinsel durumun çözümlenmesi ve mental state reasoning yani zihinsel durumun muhakeme edilmesi gibi değerlendirilebileceği çalışmalarda gösterilmiştir.43 Örneğin; gözler ve yüzler testlerinde zihinsel durumun çözümlenmesi komponenti değerlendirilir gaf testinde ise muhakeme kısmı değerlendirilir.44 Bora ve ark.45 yaptığı çalışmada BB tanısı olan ötimik olguların zihin kuramının her iki komponentinde de zorluk yaşadığı gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde her iki komponentte de bozulma saptanmıştır.
Pediatrik BB ve zihin kuramı ilişkisini inceleyen tek bir meta-analiz bulunmaktadır.46 Bu meta-analizde BB tanılı çocuk ve ergenlerde sosyal bilişle ilişkili hem zihin kuramında hem de emosyonları tanıma alanlarında zorluklar yaşadığı gösterilmiştir. Zihin kuramı (Hedge’s g=0.98) ve duygu tanıma yeteneği (Hedge’s g=0.74) orta geniş aralık derecesinde saptanmıştır. Bu bulguların hastaların içinde bulunduğu epizotlardan etkilenmediği de gösterilmiştir. Yine yaş, cinsiyet ve kullanılan ilaçlardan bağımsız olduğu bulunmuştur. Geniş etki aralığı zihin kuramı becerileri ile BB’nin yakından ilişkisini göstermiştir.46 Bora ve ark.13 tarafından 1.214 erişkin BB tanısı olanlarda zihin kuramı becerilerinin incelendiği meta-analizde zihin kuramı becerilerinde yaşanılan güçlüklerin benzer derecede olduğu gösterilmiştir. Zihin kuramı becerilerinde kontrollere göre anlamlı derecede zorluk yaşadıkları gösterilmiştir (Cohen’s d=0.63). Samamé ve ark.47 meta-analizinde de ötimik dönemde BB tanısı olanlarda zihin kuramı güçlüklerinin kontrollerde daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır (Cohen’s d=0.79).
BB’de ötimik durumda dahi zihin kuramında zorluklar yaşanması hem duygudurum bozukluklarının hem de psikotik bozukluklarının sosyal bilişte bu kadar güçlüğe sebep olmasının transdiagnostik nörobiyolojik mekanizmalarla ilişkili ortak genetik komponentlerden köken aldığını düşündürmektedir.48 Yaşamın daha erken döneminde sosyal bilişteki bu bozulmanın erişkin BB ile benzer olması benzer nörogelişimsel dönemlerle ilişkili mekanizmalarının altını çizmektedir. Pediatrik BB tanısı olan gençlerde uzunlamasına çalışmalar yapılarak konunun araştırılması daha açıklayıcı olacaktır.
Çalışmanın Kısıtlılıklar
Olgu grubu ve kontrol grubunun az sayıda olması çalışmanın en önemli kısıtlıklarındandır. Olguların hem epizotta hem de epizotlar arasında değerlendirlmesi duygu dzüenleme güçlüklerinin ve zihin kuramı becerilerinin seyrini anlamak açısından daha iyi olabilirdi. Olgu ve kontrollerin yürütücü işlevleri de değerlendirlerek yürütücü işlevler ile zihin kuramı ve duygu düzenleme güçlüklerinin ilişkisi de daha iyi aydınlatılabilirdi.
Sonuç
BB tanılı olguların yaşadığı duygu düzenleme güçlükleri ve zihin kuramında yetersizlikler göz önüne alındığında olgulara bu alanlara yönelik müdahaleler yapılmasının hem hastalığı belirtilerinin kontrolünde hem de prognozunda olumlu katkılar sağlayacağı öngörülmüştür. Hem sosyal bilişin güçlenmesine yönelik hem de duygu düzenleme becerilerine yönelik destekleyici eğitim ve terapilerle olguların tedavi süreci olumlu etkilenecektir. Duygu düzenleme güçlükleri ve sosyal bilişin ileri çalışmalarla daha iyi anlaşılıp BB tedavisine katkı sağlayabileceği söylenebilir.