ÖZ
Amaç
Bu çalışmada dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), özgül öğrenme bozukluğu (ÖÖB) ve normal gelişim gösteren (NGG) çocukların bilişsel becerilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Araştırmanın çalışma grubunu 6-10 yaş arasında olan, 115 DEHB, 106 ÖÖB ve 106 NGG çocuk oluşturmuştur. Araştırmanın verileri bilişsel değerlendirme sistemi (CAS) ile toplanmıştır. Ayrıca katılımcıların özelliklerini belirlemek için demografik bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmanın verileri SPSS 25 (IBM Inc., Armonk, NY) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizlerde varyans analizi ve Tukey post-hoc testi kullanılmıştır. Etki büyüklüğü ise eta kare ile ölçülmüştür.
Bulgular
Araştırma sonucunda planlama alt testinde DEHB tanılı grubun ÖÖB tanılı ve NGG grutan ve ÖÖB tanılı grubun NGG grubundan anlamlı daha düşük skorlar aldıkları; eş zamanlı işlemler ve dikkat alt testinde DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG grubundan daha düşük skorlar aldıkları; ardıllık alt testinde ise ÖÖB grubunun DEHB ve NGG grubundan ve DEHB grubunun ise NGG grubundan daha düşük skorlar aldıkları; toplam zeka puanlarında ise DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG grubundan daha düşük skorlar aldıkları bulunmuştur.
Sonuç
CAS’ın, DEHB ve ÖÖB’yi birbirinden planlama ve ardıllık testleri ile; her iki grubu ise NGG çocuklardan tüm alt testler ve toplam puan ile ayırt edebildiği görülmüştür.
Giriş
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve özgül öğrenme bozukluğu (ÖÖB) çocukluk çağının en sık karşılaşılan iki psikiyatrik tanısıdır. Ülkemizde çocuk psikiyatrisi polikliniklerinde en sık konulan tanının DEHB olduğu dikkat çekmektedir. Ardından da sırasıyla anksiyete bozuklukları, karşıt gelme, ÖÖB, dışa atım bozuklukları ve depresyon gelmektedir.1
Çocukluk çağının en sık tanılanan bozukluklarının başında gelen DEHB; aşırı hareketlilik, yetersiz dürtü kontrolü ve dikkat eksikliği temel belirtilerinden oluşan bir bozukluktur. İlk belirtileri erken çocukluk çağında ortaya çıkmasına karşın sıklıkla okul öncesi ya da ilköğretimin başlarında tanılanmaktadır. Tedaviye devam edildiğinde belirtilerde görülen belirgin düzelmeye karşın, tedavi edilmediğinde ortaya çıkan psikiyatrik ve sosyal sorunlar, DEHB’nin nedenleri ve tedavisiyle ilgili net kanıtların azlığı sebebiyle yoğun olarak araştırmaların yürütülmeye devam ettiği bir alandır.2
Klinik olarak tanısı konulan DEHB’de, tanıyı koymaya yönelik bir laboratuvar ya da özgün bir tanı testi bulunmamaktadır. DEHB tanısı konulurken günümüzde izlenen yol, ebeveyn ve öğretmen değerlendirmesi ve davranış değerlendirme ölçekleridir.3 Klinisyenlerin başvurduğu diğer bir bilgi kaynağı ise, çoklu bilişsel işlevlerle ilgili bilgi sağlayan zeka testleridir.4, 5
ÖÖB normal ya da normal üstü zekaya sahip olunmasına karşın, özellikle akademik becerileri öğrenmedeki güçlük ve var olan zekadan daha düşük akademik performans göstermeyle ortaya çıkan bir bozukluktur. Belirtileri okul öncesi dönemde görülse de ilk tanı ilköğretime başladıktan sonra konulmaktadır.6
ÖÖB’nin tanısını tek bir ölçek ile koyabilmek şu an için mümkün değildir. Çünkü ÖÖB’de çok sayıda alanda sorun olduğu bilinmektedir. Tanı koyarken öncelikle, bireyin yaşına uygun zeka testlerinin yapılması ve zeka aralığının belirlenmesi gereklidir.7, 8Zeka düzeyi normal ve normalin üstünde ise okuma, yazma ve aritmetik becerileri ölçen diğer testler uygulanır. Bu testlerin bazıları şunlardır: Wechsler çocuklar için zeka ölçeği-revize (WISC-R), Standford-Binet zeka testi, Frostig gelişimsel görsel algı testi, Bender Gestalt görsel motor algı testi, Peabody resim kelime testi, Goodenough insan çiz testi, geniş kapsamlı başarı testi, Head kendi bedeninde sağ-sol tayini testi, Harris laterelleşme testi, görsel işitsel sayı dizisi testi, Gessel gelişim figürleri testi, hata analizleri ve (informal) akademik başarı değerlendirmesi. Ayrıca ayrıntılı gelişim öyküsü, okul öyküsü ya da öğretmenden okul raporu alınmalıdır.9
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde 6-21 yaş aralığındaki tüm özel gereksinimli öğrencilerin %39,2’sini ÖÖB olan çocuklar oluşturmaktadır.10 Ülkemizde ise tanı koyma sistemindeki eksiklikler ve uygun eğitim imkanlarının yetersizliklerinden dolayı resmi olarak tanı almış tüm özel eğitim öğrencileri grubunda ÖÖB olan çocukların oranının %3 olduğu tespit edilmiştir.11 Bu bağlamda yapılan bir derleme çalışmasında özellikle ÖÖB’de tanı sürecine yönelik araştırmaların eksikliği bildirilmiş ve bu konuda çalışmaların planlanması yönünde öneriler getirilmiştir.12
DEHB ve ÖÖB’nin entelektüel ve nöropsikolojik özelliklerini anlamaya yönelik olarak zeka testlerinin alt ölçeklerinden ve toplamından aldıkları puanların sonucunda ortaya çıkan örüntü (profil) analizlerini inceleyen çalışmalar mevcuttur.13-25
DEHB ve ÖÖB olan çocukların WISC sonuçları incelendiğinde çalışma sonuçlarının çelişkili olduğu görülmektedir. Bazı araştırmacılar17, 26 DEHB olan çocukların WISC sonuçlarının anlamlı bir şekilde diğer çocuklardan farklılaştığını belirtirken bazı araştırmacılar27, 28 ise WISC’in DEHB tanılı çocukları ayırt edemediğini belirtmiştir. Frazier ve ark.29 DEHB tanılı çocukların genel zeka puanlarının normal gelişim gösteren (NGG) yaşıtlarına göre 9 puan daha düşük olduğunu bildirmiştir. Bazı araştırmalarda DEHB olan çocukların normal yaşıtlarına oranla performans zeka puanlarının sözel zeka puanlarından anlamlı daha düşük olduğu rapor edilmiştir.30, 31 Bazı araştırmacılar32-34 DEHB olan çocukların WISC-R’nin, şifre, aritmetik, sayı dizileri, küplerle desen, resim düzenleme alt testlerinden düşük puanlar aldığını bildirmiştir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise literatüre benzer şekilde farklı bulgular göze çarpmaktadır. WISC-IV zeka testi puanları ile DEHB tanısı alan ve tanısı bulunmayan yaşıtlarının karşılaştırıldığı çalışmada DEHB’li çocukların sözel kavrama puanları dışındaki tüm diğer alt testlerde anlamlı derecede daha düşük puanlar aldıkları tespit edilmiştir.35 Bir diğer çalışmada ise sözel ve performans zeka bölümleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.16
Yine WISC zeka ölçeğinin ÖÖB’li çocuklarda kullanıldığı araştırma sonuçlarında ÖÖB’li çocukların normal yaşıtlarından sözel kavrama puanlarının anlamlı olarak düşük olduğu bulunmuştur.36-38 WISC-IV ile yapılan çalışmalarda ise çalışma belleği ve işlemleme hızı puanlarının anlamlı şekilde düşük olduğu bildirilmiştir.39 Yine DEHB ve ÖÖB’li çocukların karşılaştırıldığı bir çalışmada DEHB’li çocukların sözel kavrama becerileri ÖÖB’li çocuklardan daha yüksek bulunmuştur.22
Bilişsel değerlendirme sistemi (CAS) ile yapılan çalışmaların ise daha sınırlı sayıda olduğu ancak sonuçların daha tutarlı olduğu görülmektedir. CAS ile ilgili en önemli avantajın DEHB ve ÖÖB’li çocukları birbirlerinden ayırt edebilmesi olarak bildirilmiştir.40
DEHB ve ÖÖB’li çocuklarda CAS ile yapılan değerlendirmeler Tablo 1 ve 2’de sunulmuştur.
Hem ÖÖB’de hem de DEHB’de tanı için yer alan bu değerlendirme ve testleri yapmak hem zaman hem de maddi açıdan büyük bir maliyet gerektirmektedir. Bu maliyet aileler için maddi anlamdayken, uzmanlar için sürenin uzaması, çocuklar için ise tedaviye daha geç başlanmasına sebep olmaktadır. Daha kısa ve hızlı değerlendirme araçlarına ya da tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca bu bireylerin bilişsel performanslarının ayrıntılı değerlendirilmesi uygun müdahale programlarının geliştirilmesi için önemlidir. Çünkü müdahale programları her iki bozuklukta da akademik becerileri içermektedir. Bu nedenle bilişsel performansın ayrıntılı tespiti önemlidir.
Her iki bozuklukta da erken tanı ve erken müdahale çocukların akademik ve sosyal yaşamları için çok kritiktir. Her iki bozukluğun da tanılanması için klinik gözlemlerin yanında çeşitli ölçme araçları kullanılmaktadır. Bu ölçme araçlarından bilişsel testler/zeka testleri her iki grup için de kullanılan ortak testlerdendir. Özellikle ayırıcı tanı için zeka testleri mutlaka yapılmaktadır. Ülkemizde çok kısıtlı sayıda yapılmış DEHB ve ÖÖB olan çocukların bilişsel profillerinin birbirleriyle ve NGG çocuklarla karşılaştırılması yapılarak bilişsel özelliklerin üç grupta nasıl farklılaştığının ortaya konması ilerde yapılacak müdahale programları için de yol gösterici olabilir. Kiriş ve Karakaş16 DEHB’de zeka bölümlerinin nasıl bir profil oluşturduğunun araştırılması gerektiğini ve bunun ortaya konmasının yararlı olacağını belirtmiştir. Ayrıca hem DEHB hem de ÖÖB için bilişsel profillerin belirli kalıplar (profil) göstermesi durumunda da tanı değerlendirmesinde yol gösterici olabileceği düşünülmektedir. Böylece çok sayıda yapılan testten ziyade daha az test kullanılarak tanıya ulaşmak mümkün olabilir. Böylece zaman ve maddi açıdan kazanç sağlanabilir.
Çalışmanın Amacı
Bu araştırmanın amacı yaşları 6-10 arasında değişen DEHB ve ÖÖB tanılı çocukların bilişsel profillerini NGG akranları ve birbiriyle karşılaştırmaktır. Bu amaçla CAS alt testleri (planlama, eş zamanlılık, dikkat, ardıllık) ve toplam puanları açısından gruplar arasında bir fark olup olmadığı araştırılmıştır.
Çalışmanın Önemi
Ülkemizde DEHB ve ÖÖB tanılı çocukların bilişsel profilleriyle ilgili çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Yeni nesil zeka testlerinden olan CAS testiyle yapılacak bilişsel profil incelemesi ve bu profillerin birbiriyle ve NGG akranlarıyla karşılaştırılması literatürdeki boşluğu doldurması açısından önemlidir. Ayrıca profillerin belirlenmesi gelecekte yapılacak müdahale programlarının nereye odaklanması gerektiği konusunda da yol gösterici olacaktır. Böylece uygun müdahale programları geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir. Son olarak, DEHB ve ÖÖB için belirli kalıplarda bilişsel profillerin ortaya çıkması tanı koymada yol gösterici olarak klinisyenler tarafından kullanılabilir. Böylece klinisyenler araştırma sonucunda ortaya çıkacak profillere benzer özellik gösteren çocukların DEHB ya da ÖÖB açısından değerlendirilmesi konusunda daha hızlı hareket edebilirler.
Gereç ve Yöntem
Bu araştırma nicel, ilişkisel tarama deseninde oluşturulmuştur. İlişkisel desen, iki ya da daha fazla değişkenin arasında ilişkinin incelendiği bir desendir.
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu 6-10 yaş arasında 115 DEHB, 106 ÖÖB ve 106 NGG çocuk oluşturmuştur.
Çalışmaya dahil edilen DEHB ve ÖÖB olan çocukları takip eden hekimlerinden bu tanılarla takip edildiklerine dair kısa bir yazı istenmiş ve bu şartları karşılayan çocuklar araştırmaya dahil edilmiştir. NGG çocukların ise daha önce herhangi bir sorundan (DEHB, ÖÖB, otizm, gelişimsel gerilik vb.) dolayı hekime gitmemiş olması ve bu tanılardan birisini almamış olması şartı aranmıştır. Araştırmanın verileri Temmuz 2022-Mayıs 2023 tarihleri arasında toplanmıştır.
Veri Toplama Araçları
• Demografik Bilgi Formu: Örneklemin çeşitli açılardan özelliklerini görmek amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulmuş formdur. Formada katılımcı çocukların; yaş, cinsiyet, tanı, kaç yıldır tanı aldıkları, ilaç kullanıp kullanmadıkları, kullanıyorlarsa kaç yıldır ilaç kullandıkları, kaç yıldır eğitim aldıkları, ilk bir yıl boyunca bakım verenin kim olduğu soruları yer alırken anne ve babayla ilgili olarak; ailenin gelir durumu, anne ve babanın eğitim durumu, medeni durumları, anne ve babanın yaşı gibi demografik bilgi soruları yer almıştır.
• Bilişsel Değerlendirme Sistemi: CAS, 5-17 yaşları arasındaki çocukların bilişsel işlemlerini değerlendirmek amacıyla ABD’de Naglieri ve Das19 tarafından geliştirilmiştir. CAS, PASS teorisinden (planning-planlama, attention-dikkat, simultaneous-eş zamanlı, successive-ardıl) türetilmiştir. Her alt testin yönergeleri ve materyalleri yaşlara göre belirlenmiş gruplara (5-7 ve 8-17 yaşlar) ayrılmıştır.41
CAS bireyin, bilişsel fonksiyonlardaki yeterliliğini ve düzeyini ölçerek bireyin güçlü ve zayıf olduğu bilişsel işlem alanları, yaşıtlarına göre bilişsel işlem alanlarındaki yeterliliği, PASS işlem puanları ve başarı arasındaki ilişkileri, bu bilgilerin çocuk açısından anlamını değerlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Öğrenmede güçlü ve zayıf olunan alanların tespit edilmesinde, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, zihinsel gerilik, üstünlük gibi sınıflandırmaları yapmada; belirli tedavi, eğitim ve sağaltım programlarının uygunluğunun değerlendirilmesinde kullanılabilmektedir.19
CAS’ın standart ve temel batarya olmak üzere iki formu vardır. Bu iki formun her biri belirtilen sırayla uygulanması gereken dört PASS ölçeğinden oluşur. “Standart batarya” 12 alt testten oluşur. Her iki bataryanın da alt test ölçek puanlarının toplamından “tam ölçek standart puanı” elde edilir.19 Yürütülen bu çalışmada “standart batarya” kullanılmıştır.
Türkiye’deki geçerlilik çalışmaları 2003 yılında, Ergin41 tarafından yapılarak, “CAS beş yaş çocukları üzerinde geçerlik, güvenirlik ve norm çalışması” isimli çalışma ile başlatılmıştır. Bu çalışmada ölçeğin geliştirildiği grupla benzer sonuçların olduğunu gösterilmiştir.
Her yaş grubu için geçerlik ve güvenirlik çalışmaları ayrı ayrı yapılmıştır. On yaş çocukları için geçerlik, güvenirlik ve norm ön çalışmaları Dondurucu42 11 yaş çocukları için geçerlik, güvenirlik ve norm ön çalışmaları Akın43 tarafından yapılmıştır. Çalışmalar, CAS testinin 5-17 yaş çocukları üzerinde geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermektedir.
İstatistiksel Analiz
Araştırma verileri SPSS (IBM Inc., Armonk, NY) programı ile analiz edilmiştir. Verilerin normal dağılım gösterip göstermediğini değerlendirmek için basıklık çarpıklık değerleri incelenmiştir. Buna göre değerlerin -2,0 ile +2,0 arasında olmasından dolayı dağılım normal olarak kabul edilmiştir.
Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma varyans analizi ve Tukey post-hoc testi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında eta kare değerini yorumlamak için Cohen’in44 kesim noktaları kullanılmıştır. Bu bağlamda eta kare değerleri, 0,01 ile 0,06 arası düşük; 0,06 ile 0,138 arası orta; 0,138 ve üzeri değerler için yüksek etki büyüklüğü olarak yorumlanmıştır.
Etik İlkeler
Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Rumeli Üniversitesi Etik Kurul Başkanlığı’ndan alınmıştır (karar no: 2022-05/07, tarih: 28.06.2022). Ayrıca tüm katılımcılardan yazılı ve sözel olarak gönüllülük onamı alınmıştır.
Bulgular
Tablo 3’te toplam katılımcıların sosyo-demografik özellikleri görülmektedir. Tablo 4’te görüldüğü üzere yapılan varyans analizi sonucunda planlama puanlarının tanıya göre anlamlı düzeyde farklılaştığı saptanmıştır [F(2,324)=65,82; p<0,05; η2= 0,29]. Etki büyüklüğü = yüksek etki. Yapılan Tukey post-hoc testi sonucunda planlama alt ölçeğinde DEHB (X=89,0±7,8), ÖÖB (X=93,4±8,4) ve NGG (X=102,5±10,4) grupları arasında anlamlı derecede fark olduğu saptanmıştır. DEHB grubu ÖÖB ve NGG grubundan anlamlı daha düşük planlama skorlarına sahiptir. Aynı şekilde ÖÖB grubu da NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük planlama skorları almışlardır.
Tablo 5’te görüldüğü üzere eş zamanlılık alt test puanlarının tanıya göre anlamlı düzeyde farklılaştığı saptanmıştır [F(2,324)=23,74; p<0,05; η2=0,13]. Etki büyüklüğü = orta etki. Yapılan Tukey post-hoc testi sonucunda eş zamanlılık alt testi için DEHB (X=96,2±8,9) ve ÖÖB (X=96,2±8,2) grupları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. NGG (X=103,4±9,1) ile DEHB (X=96,2±8,9; p=0,00) ve ÖÖB (X=96,2±8,2) grupları arasında anlamlı derecede fark olduğu saptanmıştır. DEHB ve ÖÖB grupları anlamlı olarak daha düşük eş zamanlı işlemler skorları almışlardır.
Tablo 6’da görüldüğü üzere yapılan varyans analizi sonucunda dikkat puanlarının tanıya göre anlamlı düzeyde farklılaştığı saptanmıştır [F(2,324)=72,61; p<0,05; η2=0,31]. Etki büyüklüğü = yüksek etki. Yapılan Tukey post-hoc testi sonucunda planlama konusunda NGG grup (X=103,4±10,7) ile DEHB (X=90,7±7,8; p=0,000) ve ÖÖB (X=88,9±8,7; p=0,000) grupları arasında anlamlı derecede fark olduğu saptanmıştır. DEHB ve ÖÖB grupları arasında ise anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Tablo 7 incelendiğinde ardıllık puanlarının tanıya göre anlamlı düzeyde farklılaştığı saptanmıştır [F(2,324)=102,15; p<0,05; η2=0,39]. Etki büyüklüğü = yüksek etki. Yapılan Tukey post-hoc testi sonucunda ardıllık konusunda DEHB (X=96,9±9,4; p=0,00), ÖÖB (X=83,5±9,2; p=0,000) ve tanısız (X=102,3±10,9; p=0,00) grupları arasında anlamlı derecede fark olduğu saptanmıştır.
Tablo 8’de görüldüğü üzere toplam zeka puanlarının tanıya göre anlamlı düzeyde farklılaştığı saptanmıştır [F(2,324)=56,83; p<0,05; η2=0,26]. Etki büyüklüğü = yüksek etki. Yapılan Tukey post-hoc testi sonucunda planlama konusunda NGG grup (X=102,9±9,9) ile DEHB (X=92.9±8,3; p=0,00) ve NGG grup (X=102,9±9,9) ile ÖÖB (X=91,2±7,8; p=0,00) grupları arasında anlamlı derecede fark saptanmıştır. DEHB ile ÖÖB grubu arasında ise anlamlı bir fark gözlenmemiştir.
Tartışma
Araştırma sonuçlarına bakıldığında, DEHB ve ÖÖB’li çocukların tüm alt testlerde ve toplam puan olarak yaşıtlarından daha düşük skorlar aldıkları görülmüştür. Planlama alt testinde DEHB’liler ÖÖB’li çocuklardan, ardıllık alt testinde ise ÖÖB’li çocuklar DEHB’li çocuklardan daha düşük skorlar almışlardır.
Yürütülen bu araştırmadaki DEHB tanılı çocukların planlama becerilerinde görülen düşük skorlar daha önceki araştırma bulgularıyla tutarlıdır.19-21,25,45-47 DEHB’li çocukların CAS ölçeğinin planlama alt ölçeğinden aldıkları bu düşük skorların DEHB tanılı çocukların ortak bir sorunu olduğu ve DEHB’yi tanımlamada önemli bir gösterge olabileceği bildirilmiştir.20 Barkley48 DEHB’nin zayıf yürütücü kontrolle ilişkili olduğunu bu nedenle öz kontrolle ilgili sorunlar yaşandığını ve bu çocukların planlama becerilerinde sorunlar görüldüğünü belirtmiştir. Ayrıca bu bulgu Barkley’in48DEHB’nin dikkat eksikliğinden ziyade öz kontrol başarısızlığı (örneğin, CAS ölçeğinde planlama) olduğu yönündeki görüşüyle tutarlıdır. Benzer şekilde nöropsikoloji araştırmacıları DEHB’yi bir yürütücü işlev sorunu olarak tanımlamaktadırlar.49, 50 Goldberg51 ise DEHB’nin frontal lob disfonksiyonunun hafif bir formu olduğunu ve bunun planlı davranışı bozduğunu belirtmiştir. Wasserman ve Wasserman52 DEHB’nin baskılama, planlama ve kontrol davranışlarındaki sorunlarla kendini gösterdiğini bildirmişlerdir. Ayrıca ÖÖB grubu da NGG grubundan daha düşük skorlar almışlardır. Bu durum ÖÖB grubunun da planlama becerilerinde problemler olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Araştırmanın bu bulgusu daha önceki araştırmacıların19, 21, 25 bulgularıyla tutarlıdır. Tablo 8’de görüldüğü üzere ÖÖB grubunun planlama testi skorları neredeyse tüm araştırmalarda birbirinin benzeri skorlarda tespit edilmiştir.
Araştırmanın diğer bulgusu eş zamanlılık alt ölçeğinde DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG gruptan daha düşük skorlar almasıydı. Ancak DEHB ve ÖÖB arasında bir farklılık görülmemiştir. Eş zamanlı işlem, bilgilerin gruplar halinde veya tutarlı bir bütün halinde düzenlenmesi için gereklidir. Eş zamanlı görevlerin çoğunun güçlü mekansal özellikleri nedeniyle, bu tür işlemeyi gerektiren faaliyetlerde de güçlü bir görsel uzamsal boyutu vardır. Ancak eş zamanlı işlem; dilin dilbilgisel bileşenlerini ve sözcük ilişkilerini, edat ve çekimlerin anlaşılmasını da içerir ve sadece sözsüz içerikle sınırlı değildir. CAS’ın bu alt testinin “akışkan/kristalize zeka”yı ölçtüğü bildirilmiştir.40 DEHB ve ÖÖB arasında bir fark görülmemesine karşın her iki grup da NGG grubundan düşük skorlar almıştır. Bir başka deyişle eş zamanlılık alt testi; DEHB ve ÖÖB grubunu NGG grubundan ayırırken, birbirleri arasında ayırt edici bir fark bulamamıştır. Bu durum testin ayırt etmeyle ilgili bir sorunu olarak düşünülebileceği gibi, iki grup arasında bir fark olmadığı şeklinde de yorumlanabilir. Benzer çalışmalarda DEHB ve ÖBB’nin NGG grubundan düşük skorlar aldıklarını bildirmişlerdir. Ancak iki grup arasında (DEHB ve ÖBB) DEHB lehine etki büyüklüğü küçük olan bir farkın görüldüğü bildirilmiştir.19, 21, 25 Ancak yürütülen bu çalışmada bu fark doğrulanamamıştır. Benzer bir bulgunun ortaya çıkmamasındaki kaynağa baktığımızda yürütülen bu çalışmadaki DEHB’li çocukların eş zamanlılık skorlarının diğer çalışmalardan biraz daha düşük olduğu, ÖÖB’li çocukların skorlarının diğer tüm araştırmalardan biraz daha yüksek çıkmış olduğu ve DEHB ile arasındaki farkın kapanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle aralarında bir fark çıkmamış olabilir. Bir diğer sebep ise yürüttüğümüz bu çalışmadaki katılımcı sayısı diğer tüm araştırmalardaki katılımcı sayısından büyüktür. Bu durumun da sonuçlara etkisi olabilir.
Bir diğer bulgu ise dikkat testi alt ölçeğinden DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG’den anlamlı derecede daha düşük puanlar almalarıdır. DEHB ve ÖBB arasında ise anlamlı bir fark görülmemiştir. Araştırmanın bu sonucuyla tutarlı araştırmalar19, 21mevcut iken Taddei ve ark.’nın25 yürüttüğü çalışmada DEHB grubunun ÖÖB grubundan belirgin bir şekilde daha düşük skorlar aldıkları bildirilmiştir. Yürüttüğümüz bu çalışmada DEHB grubu alt gruplara ayrılmamıştır (hiperaktivite, dikkat eksikliği ve dürtüsel/birleşik tip). Bu nedenle “dikkat eksikliği” alt tipinin mevcut DEHB grubu içinde ne kadar yer aldığı bilinmemektedir. Bu nedenle puanların Taddei ve ark.’nın25 yürüttüğü çalışmadan farklı çıkmasının kaynağı olabilir. Taddei ve ark.’nın25 yürüttüğü çalışma ile yürütülen bu çalışmadaki DEHB grubunun dikkat alt testi skorları arasında 20 puanlık bir fark görülmektedir. Yürüttüğümüz çalışmada DEHB grubu 20 puan daha yüksek almıştır. Ancak bu skorlar diğer araştırmacıların bulgularıyla tutarlıdır.19, 21Özellikle orijinal çalışma olan Naglieri ve Das’ın19 bulgularına yakın olmakla birlikte küçük bir farkla daha düşük skorlar aldıkları görülmektedir. Ayrıca daha önce yapılan iki çalışmada19, 21 ve mevcut yürütülen bu çalışmada iki grup arasında bir fark görülmemektedir. Bu bulgu aynı zamanda ÖÖB grubunun da dikkat sorunları yaşadığını göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü ÖÖB grubu da NGG grubundan anlamlı daha düşük skorlar almıştır. Kranzler ve Keith53 CAS ölçeğinde planlama ve dikkat alt testlerinin birbiriyle benzer şeyleri ölçtüğünü belirtmiş ve alternatif bir sınıflama sunmuşlardır. Bu sınıflamada CAS ölçeği 3 alt test olarak gruplanabilir. Dolayısıyla planlama ve dikkat ölçeğinin birlikte benzer şeyleri ölçmesinden dolayı ÖÖB grubunda da skorların düşük çıkması beklenebilir.
Araştırmanın bir diğer bulgusu olan ardıllık skorlarındaki fark oldukça ayırt edicidir. Burada ÖÖB grubunun hem DEHB hem de NGG grubundan daha düşük skorlar aldığı görülmektedir. Ayrıca DEHB grubu da NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük skorlar almışlardır. Yani CAS testi ÖÖB ve DEHB grubunu NGG grubundan ayırt ettiği gibi ÖÖB ve DEHB grubunu da kendi içinde ayırt etmiştir. Yürütülen diğer çalışmalarda da ÖÖB’lilerin diğer gruplardan anlamlı olarak daha düşük ardıllık skorları aldıkları rapor edilmiştir. Yürüttüğümüz çalışmadaki skorlar yine Naglieri ve ark.21ile Naglieri ve Das’ın19 bulgularına yakın iken Taddei ve ark.’nın25 bulgularından biraz daha yüksek olarak görülmektedir. Ancak Taddei ve ark.’nın25 yürüttüğü çalışmada ÖÖB örnekleminin 18 kişiden oluştuğu göz önünde bulundurulmalıdır. Araştırmamızda DEHB grubunun skorları ise daha önce yürütülen diğer araştırma19, 21, 25 bulguları ile tutarlıdır. DEHB grubunun da NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük ardıllık skorları aldıkları görülmüştür. Yani DEHB grubu da ardıl işlemlerde sorunlar yaşamaktadır. Cırık ve ark.54 yaptıkları çalışmada DEHB’li çocukları Anadolu-Sak zeka ölçeğiyle (ASIS) değerlendirmişlerdir. Sonuçlar DEHB’li çocukların ASIS endeks ve alt testlerinin tamamında norm grubu ortalamasından anlamlı derecede düşük performans gösterdikleri şeklindedir. DEHB tanılı çocukların ASIS’te sergiledikleri profiller DEHB’li bireylerde işleyen belleğin zayıf olduğunu; buna bağlı olarak öğrenmenin, özellikle dil ediniminin düşük düzeyde olabileceğini göstermiştir. Araştırmanın son bulgusu ise DEHB ve ÖÖB’nin NGG grubundan daha düşük toplam puanlar almalarıdır. Yine bu bulgu orijinal çalışma olan Naglieri ve Das’ın19 bulgularına çok benzerdir. Ancak Taddei ve ark.’nın25çalışmasında DEHB grubunun mevcut araştırmamıza göre daha düşük skorlar aldıkları görülmektedir. Ayrıca ÖÖB grubu da daha düşük skorlar almışlardır. Taddei ve ark.25DEHB’lilerin ÖÖB’lilerden anlamlı daha düşük toplam zeka puanına sahip olduğunu bildirmiştir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi bu araştırmadaki toplam örneklemin 36 çocuk olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Araştırmamızın bu sonucu, her iki grubun da (DEHB ve ÖÖB) normal gelişen akranlarından daha düşük skorlara sahip olduklarını ancak toplam puanların normal sınırlar içerisinde kaldığını göstermesi bakımından önemlidir.
Naglieri ve ark.21 DEHB ve ÖÖB’nin tipik bir profil oluşturduğunu belirtmektedir ve yaptıkları çalışmada DEHB’li çocukların %80’inin planlama alt testinden 85 ve altında skorlar aldıklarını ve ayrıca ÖÖB’li çocuklarında %80’inin ardıllık alt testinden 85 ve altında skorlar aldığını bildirmişlerdir. Yürüttüğümüz bu araştırmada da benzer skorlar görülmektedir. Bu sonuçlar bize CAS ölçeğinin DEHB ve ÖÖB’yi birbirinden ve normal gelişen gruptan planlama ve ardıllık alt ölçekleri üzerinden ayırt edebildiğini göstermektedir. Halen ülkemizde çok sık kullanılan bir zeka ölçeği olan WISC’in farklı klinik grupları (DEHB, ÖÖB, otizm spektrum bozukluğu gibi) NGG gruplardan ayırt edebildiği, ancak klinik grupları birbirinden ayırt etmede yeterli olmadığı bildirilmiştir.15, 23, 24, 55 Bu nedenle CAS’ın bu grupları birbirinden ayırt etme gücünden yararlanılabilir.
Öneriler
Araştırma sonuçları neticesinde şu öneriler getirilmiştir. Araştırma sonuçları CAS’ın DEHB ve ÖÖB’yi ayırt edici bir profil ortaya koyduğunu göstermektedir. Bu nedenle CAS’ın bu iki grubun tanılama ve/veya birbirinden ayırt edilmesinde kullanılabileceği düşünülmüştür.
Gelecekte yapılması planlanan araştırmalar için DEHB ve ÖÖB alt tiplerine ayrılarak bir değerlendirme yapılabilir. Böylece farklı alt tiplerdeki profiller belirlenebilir. Bu şekilde yürütülecek bir araştırma farklı alt tiplerdeki bilişsel durumu belirlemek içinde önemli olabilir.
Ayrıca ilaç kullanan ve kullanmayan çocuklar ile eğitime devam edip etmeyen çocuklarında birbirlerinden ayrılarak değerlendirilmesi önerilir.
Araştırma sonucunda hem DEHB hem de ÖÖB grubunun tüm alt testlerde yaşıtlarından geride oldukları görülmektedir. Bu nedenle her iki grup içinde bilişsel gelişimlerini destekleyici programların planlanması ve geliştirilmesi önerilmiştir.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışma bulgularının değerlendirilmesi sırasında çalışmanın kısıtlılıkları da dikkate alınmalıdır. Çalışmamıza dahil edilen hem DEHB hem de ÖÖB tanılı çocuklar alt tanı grupları açısından değerlendirilmemiştir. DEHB ve ÖÖB’nin kendi içinde farklı özellikler gösteren 3’er alt grubu olduğu unutulmamalıdır. Çalışmanın bu alt grupları birbirinden ayırmamış olması çalışmanın kısıtlılığı olarak düşünülmelidir.
Sonuç
Araştırma sonuçlarına bakıldığında; planlama alt ölçeğinde DEHB, ÖÖB ve NGG gruplarının birbirinden anlamlı olarak farklılaşmış puanlar aldıkları görülmektedir. DEHB tanılı çocukların hem ÖÖB hem de NGG’den; ÖÖB tanılı çocukların ise NGG’den daha düşük planlama puanları aldıkları görülmektedir. Bir başka deyişle sıralama en düşükten yükseğe doğru DEHB, ÖÖB ve NGG olarak sıralanmıştır.
Eş zamanlılık alt ölçeğinde DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG’den anlamlı derecede daha düşük puanlar aldıkları görülmüştür. DEHB ve ÖÖB arasında ise bir fark görülmemiştir.
Dikkat alt ölçeğinde DEHB ve ÖÖB gruplarının NGG’den anlamlı derecede daha düşük puanlar aldıkları görülmektedir. DEHB ve ÖBB grupları arasında ise anlamlı bir fark görülmemiştir.
Ardıllık alt ölçeğinde DEHB, ÖÖB ve NGG gruplarının birbirinden anlamlı derecede farklı puanlar aldıkları görülmektedir. Bu alt ölçekte ÖÖB grubu hem DEHB hem de NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük puanlar almışlardır. Ayrıca DEHB grubu da NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük puanlar almıştır. Bir başka deyişle sıralama aşağıdan yukarıya doğru ÖÖB, DEHB ve NGG olarak şeklinde olmuştur.
Toplam zeka puanlarında ise DEHB ve ÖÖB grupları NGG grubundan anlamlı derecede daha düşük toplam zeka puanları almışlardır. DEHB ve ÖÖB grupları arasında ise anlamlı bir fark görülmemiştir.
Yürütülen bu araştırmanın sonuçları grafik haline getirildiğinde aşağıda Şekil 1’de görülen profil oluşmaktadır.
Yukarıdaki grafik CAS’ın tüm alt test puanları ve toplam puanda DEHB ve ÖÖB’lilerin NGG grubundan daha düşük skorları olduğunu göstermektedir. Ayrıca planlama alt testinde DEHB’liler ÖÖB’lilerden; ardıllık alt testinde ise ÖÖB’liler DEHB’lilerden daha düşük skorlar almaktadırlar. Bu grafikler DEHB ve ÖÖB’nin kendi içinde bir profil oluşturduğunu göstermektedir.