ÖZ
Amaç: Çalışmamızın amacı, polikliniğe başvuran otizm spektrum bozukluğu (OSB) tanılı ergenlerde sosyodemografik ve klinik özellikleri incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Temmuz 2017-Temmuz 2022 yılları arasında başvuran OSB tanılı hastaların sosyodemografik verileri ve klinik özellikleri, dosya bilgileri taranarak geriye dönük olarak incelendi. Olguların incelenen klinik özellikleri arasında hastaların OSB tanısı aldıkları yaş, otizm şiddet düzeyi, aldıkları özel eğitim süreleri, eşlik eden psikiyatrik ve fiziksel tanıları, zeka düzeyleri, psikiyatrik ilaç kullanım özellikleri, ilaç yan etkileri, ilaç kullanım nedenleri, çoklu ilaç kullanımı vardı.
Bulgular: Çalışmada yer alan 118 olgunun 102’si erkekti (%86,4). Katılımcıların yaş ortalaması 14±1,8 yıldı. Hastaların klinik özellikleri incelendiğinde 42’sinde (%36,5) otizm şiddeti birinci düzeydeydi ve 43’ünde (%36,4) zihinsel yetersizlik bulunmaktaydı. En sık eşlik eden fiziksel hastalık epilepsiydi (n=30, %26,1). OSB’li ergenlerin %63,6’sına en az bir ek psikiyatrik tanı eşlik etmekteydi. En sık eşlik eden psikiyatrik tanıların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, uykusuzluk bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk olduğu saptandı. En sık ilaç kullanım nedeninin davranış sorunları (saldırganlık, zarar verme) olduğu saptandı. İlaç kullanım özelliklerine bakıldığında hastaların %92,4’ünde en az bir ilaç kullanım öyküsü mevcuttu. Sinirlilik ve saldırganlık (p<0,001), cinsel istek artışı (p=0,02), duygusal dalgalanma (p<0,001) semptomları olanlarda çoklu ilaç kullanımı istatistiksel olarak anlamlı daha yüksek olduğu saptandı.
Sonuç: Ergenlik dönemi OSB tanılı olgularda eşlik eden psikiyatrik tanılar, zihinsel yetersizlik, epilepsi ve davranış sorunlarının sıklığı nedeni ile ilaç tedavisi ve bazı olgularda çoklu ilaç kullanımı ihtiyacı olduğu görülmektedir. İlaç tedavisi seçenekleri etki/yan etki profili göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde seçilmelidir. Hastaların davranış sorunlarına yönelik davranışçı yöntemlerin yanında ilaç tedavisinin bireyselleştirilmiş bir model içinde hastaya sunulması önem arz etmektedir.
Giriş
Otizm spektrum bozukluğu (OSB) sosyal iletişim ve etkileşim kusurları, sınırlı ilgi alanlarına sahip olma ve/veya tekrarlayan basmakalıp davranışlar ile kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur.1 Son yıllarda OSB yaygınlığının giderek arttığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1/36’ya kadar yükseldiği bildirilmektedir.2
OSB sıklıkla başka bir psikiyatrik bozukluk eşlik etmektedir. Leyfer ve ark.3OSB tanısı olan 5-17 yaş arası 109 hastanın %72'sinde en az bir psikiyatrik tanı bildirmişlerdir. Ülkemizde yapılan 298 OSB tanılı hastayı kapsayan bir çalışmada hastaların %50,3’ünde tabloya eşlik eden en az bir psikiyatrik bozukluk saptanmıştır.4En sık eşlik eden tanıların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, tik bozuklukları, uyku bozuklukları ve yeme bozuklukları olduğu bildirilmiştir.3-5
Günümüzde halen OSB’nin ana belirtileri üzerine etkili ilaç tedavileri bulunmamaktadır. Buna rağmen OSB’li bireylerin büyük bir kısmında başka herhangi bir psikiyatrik eş tanı olmasa bile ilaç kullanım öyküsü olduğu görülmüştür.6Schuabart ve ark.7 Medicaid veri sistemlerini inceleyerek yaptıkları çalışmada OSB’li çocuk ve ergenlerin yaklaşık %65,0’ında psikotrop ilaç kullanımı olduğunu ve bu oranın 2000 yılından 2003 yılına kadar artış eğiliminde olduğunu bildirmişlerdir. OSB tanılı ergenlerin OSB’li çocuklara kıyasla başta DEHB, kaygı bozukluğu, davranım bozukluğu, bipolar bozukluk, depresif bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve psikotik bozukluk dahil olmak üzere daha yüksek oranda eş tanıya sahip olduğu bildirilmektedir.8 Ayrıca yaşla birlikte ilaç kullanımının artığı ve yetişkinlik öncesi dönemde en yüksek seviyelere ulaştığı bildirilmiştir.6 OSB tanısına sahip olan ergenlerin klinik özelliklerinin incelendiği kısıtlı sayıda çalışma vardır.6, 9-11
Bu çalışmadaki amacımız OSB tanılı ergenlerin sosyodemografik özelliklerini, eş tanılarını ve ilaç kullanım özelliklerini araştırarak alan yazına katkı sağlamaktır.
Gereç ve Yöntem
Çalışma için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 2022/146 protokol numarası (tarih: 25.08.2022) ile araştırma izni alındı. Aydın Adnan Menderes Üniversite Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Temmuz 2017-Temmuz 2022 yılları arasında başvuran OSB tanısı olan 12-18 yaşları arasındaki hastaların sosyodemografik verileri ve klinik özellikleri dosya bilgileri taranarak geriye dönük olarak incelendi. Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları anabilim dalında hastaların geliş sırasına göre tutulan dosya sistemi kullanılmaktadır. Hasta her geldiğinde dosyasına yeni bilgiler kaydedilmektedir. Hastaların psikiyatrik tanıları Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı-Beşinci baskıya (DSM-5) göre konuldu. Klinik özelliklerinde incelenen veriler arasında hastaların OSB tanısı aldıkları yaş, otizm şiddet düzeyi (DSM-5’e göre), aldıkları özel eğitim süreleri, eşlik eden psikiyatrik ve fiziksel tanıları, zeka düzeyleri, psikiyatrik ilaç kullanım özellikleri, ilaç yan etkileri, ilaç kullanım nedenleri, çoklu ilaç kullanımı yer almaktadır. Zeka düzeyleri, zeka testini alabilen olgularda Wechsler çocuklar için zeka ölçeği-R/IV uygulanarak ve diğer tüm olgularda klinik muayeneye göre belirlendi. Üç ve daha fazla ilaç kullanımı çoklu ilaç kullanımı olarak değerlendirildi.
İstatistiksel Analiz
Olguların verileri SPSS 18.0 for Windows (SPSS Inc., Chicago, İllionis, USA) paket programı ile değerlendirildi. Sürekli değişkenler ortalama ve standart sapma cinsinden; kategorik değişkenler sıklık (n) ve yüzde (%) cinsinden ifade edildi. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular
Çalışmada verileri incelenen 118 olgunun 102’si erkek (%86,4) 16’sı kızdı (%13,6). Katılımcıların yaş ortalaması 14±1,8; ilk tanılarının konulduğu yaş ortalaması 6,2±3,9 yıldı. Eğitim durumları incelendiğinde altısı ilkokula (%5,1), ellisi ortaokula (%42,4), on yedisi liseye (%14,4) dördü iş okuluna (%3,4), on ikisi Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’ne (%10,2) devam etmekteydi. Hastaların doksan sekizinde (%83,1) özel eğitim geçmişi olup, ortalama özel eğitim süresi 7,4±4,0 yıldı. Ergenlerin annelerinin yaş ortalaması 42,8±5,9, babalarının yaş ortalaması 47,4±7,0 yıldı. Olguların sosyodemografik ve klinik özellikleri Tablo 1 ve 2’de sunuldu.
Ergen OSB tanılı hastaların klinik özellikleri incelendiğinde kırk ikisinde (%36,5) otizm şiddeti birinci düzeydeydi ve kırk üçünde (%36,4) zihinsel yetersizlik bulunmaktaydı. Zihinsel yetersizlik bulunan hastaların kırkında (%93,0) psikiyatrik ilaç kullanım öyküsü mevcut olup en sık kullanan ilaçların antipsikotikler (n=36, %85) ve psikostimülanlar (n=17, %39,5) olduğu belirlendi (Tablo 3).
En sık eşlik eden fiziksel hastalık epilepsiydi (n=30, %26,1). Epilepsi tanısı eşlik eden olgularda en sık kullanılan ilaçların antipsikotikler (n=26, %86,7) ve psikostimülanlar (n=12, %40) olduğu; antipsikotiklerden en sık kullanılanların ise risperidon (n=23, %76,7) ve aripiprazol (n=11, %36,7) olduğu saptandı. Epilepsisi olan olguların on sekizinde (%64,3) zihinsel yetersizlik vardı ve on ikisinde (%40,0) çoklu ilaç kullanım öyküsü mevcuttu.
OSB’li ergenlerin %63,6’sına en az bir ek psikiyatrik tanı eşlik etmekteydi. En sık eşlik eden psikiyatrik tanıların DEHB, uykusuzluk bozukluğu ve OKB olduğu saptandı. En sık ilaç kullanım nedeninin davranış sorunları (saldırganlık, zarar verme) olduğu saptandı. İlaç kullanım özelliklerine bakıldığında hastaların %92,4’ünde en az bir ilaç kullanım öyküsü mevcuttu. En sık kullanılan ilaç risperidon olup antidepresanlardan en sık fluoksetin; psikostimülanlardan en sık kısa ve uzun etkili metilfenidat kombinasyonu kullanıldığı saptandı. Hastaların %30,4’ü üç ve üzeri ilaç kullanmaktaydı. İlaçlara bağlı görülen en sık yan etkiler sinirlilik, iştah artışı ve uykusuzluktu (Şekil 1). Beş hastada psikotrop ilaç kullanımı sonrasında epileptik nöbet geliştiği belirlendi. Bu hastaların üçünde epilepsi tanısı mevcutken ikisinin ilk nöbetiydi. Bu beş hastanın kullandığı ilaçlar risperidon, amisülpirid, aripiprazol, fluoksetin ve metilfenidat idi. Çalışmamızda yapılan ki kare analizi sonucunda sinirlilik ve saldırganlık (p<0,001), cinsel istek artışı (p=0,02) ve duygusal dalgalanma (p<0,001) semptomları olanlarda istatistiksel olarak anlamlı çoklu ilaç kullanımı olduğu bulundu (Tablo 4).
Tartışma
OSB tanısı olan ergenlerin sosyodemografik ve klinik özelliklerinin incelendiği geriye dönük çalışmamızda, bu yaş döneminin yüksek oranda psikiyatrik eş tanıya sahip olduğunu ve psikotrop ilaç kullanımının olduğunu göstermektedir. Çoklu ilaç kullanımının bazı semptomlara sahip olan olgularda daha fazla olduğu göze çarpmaktadır. Epilepsi tanısına sahip olan ergen OSB olgularının azımsanmayacak oranda görülmesi ve psikotrop ilaçlara bağlı gelişen yan etki çeşitliliği klinik önemi olan bulgulardandır.
Çalışmamızdaki ergen OSB’li olguların %86,4’ü erkektir. Ülkemizde 2018 yılında Uğur ve ark.12 tarafından yapılan bir çalışmada OSB tanısı konulan 142 çocuğun sosyodemografik ve klinik verileri incelenmiş ve erkek/kız oranı 4/1 olarak bildirilmiştir. Otizm ve gelişimsel yetersizlik izleme ağı çalışmasında ise bu oran 4,2 olarak tespit edilmiştir.13OSB erkek cinsiyette daha sık görülse de poliklinik başvurumuzda erkek kız oranının 6/1 olmasının erkeklerde ergenlik döneminde psikiyatrik tedavi arayışı içinde olacak daha fazla semptomatolojinin ortaya çıktığını düşündürtmektedir.
Çalışmamızda ilk tanı alma yaşı ortalama 6,2±3,9 yıldır. 2012-2019 yılları arasındaki çalışmaların değerlendirildiği bir gözden geçirmede OSB tanısının konma yaşının ortalama 60,5 ay olduğu; çalışmaların kendi arasında farklılık gösterdiği ve 30,9-234,6 ay aralığında değişebildiği saptanmıştır.14 Bizim çalışmamızda da ilk tanı yaşı alan yazınla uyumlu şekilde benzer aralıktadır.
Davignon ve ark.9 çalışmasında OSB’ye eşlik eden zihinsel yetersizlik oranının 14-17 yaşları arasında %11 olduğu görülmüştür. Yakın zamanlı bir meta-analizde ergenlere kıyasla çocuklar arasındaki zihinsel yetersizlik eş tanısının (sırasıyla %15,6’ya karşı %23,2) daha sık görüldüğü bildirilmiştir.15Çalışmamızda hastaların %36,4’ünde zihinsel yetersizlik bulunmaktadır. Çalışmamız toplum temelli bir sıklık saptama çalışması olmadığı için üçüncü basamak sağlık kuruluşuna başvuran OSB’li ergenlerde zihinsel yetersizlik sıklığının daha fazla olması, tedavi ihtiyacı olan davranış sorunları ile ilişkili olabileceğini düşündürtmektedir.
Ülkemizde yapılan bir çalışmada OSB’ye %28 oranında süreğen bir tıbbi hastalığın eşlik ettiği ve bunların çoğunluğunun epilepsi olduğu bulunmuştur.16Çalışmamızda ise OSB’li ergenlerin %40,7’sinde süreğen bir tıbbi bozukluk vardı ve en sık görülen süreğen tıbbi bozukluk epilepsi (%26,1) idi. Davignon ve ark.9 çalışmasında 14-25 yaş arası ergen OSB’lerde epilepsi sıklığı %8,5 olarak bulunmuştur. Houghton ve ark.6çalışmasında ise bu oran iki ayrı veri sisteminde sırasıyla %7,1 ve %10,7 olarak bildirilmiştir. Çalışmamızdaki olguların sahip olduğu süreğen tıbbi hastalık ve epilepsi oranlarının alan yazına göre daha yüksek olmasının sebebinin, olguların üçüncü basamak bir sağlık kuruluşunda tedavi görmesinden kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Çalışmamızda OSB’li ergenlerin %63,6’sında en az bir psikiyatrik tanı eşlik etmektedir. En sık eşlik eden psikiyatrik tanılar DEHB, uykusuzluk bozukluğu ve OKB’dir. Abdallah ve ark.17 Danimarka’daki 414 OSB tanılı ve 820 sağlıklı çocuk ve ergeni incelediği çalışmasında OSB’lilerde kontrol grubuna (%12,9) kıyasla daha yüksek oranda (%72,5) ek bir psikiyatik eş tanı bulunduğu ve en sık eşlik eden psikiyatrik tanıların DEHB (%7,9) ve depresif bozukluk (%6,8) olduğu bildirilmiştir. Simonoff ve ark.18çalışmasında ise OSB’li çocuk ve ergenlerde eş tanı oranının %71,0 olduğu ve en sık eşlik eden tanıların sosyal anksiyete bozukluğu, DEHB ve karşıt olma karşı gelme bozukluğu olduğu bulunmuştur. Houghton ve ark.6OSB’li bireylerdeki yaşa göre eş tanılar ve ilaç kullanımındaki değişiklikleri inceledikleri çalışmalarında 12-17 yaşları arasındaki ergen OSB’lilerde en sık eşlik eden psikiyatrik bozuklukların DEHB (%47,7-51,8), anksiyete bozukluğu (%30,5-17,7) ve davranım bozukluğu (%14,8-23,8) olduğunu tespit etmişlerdir. Mevcut yazında, psikiyatrik bozuklukların yaygınlık oranları, çalışmaların örneklem özellikleri, çalışma ortamı, tanı yöntemi ve ayrıca köken gibi değişkenlere göre önemli ölçüde değişmektedir.15En sık eşlik eden tanı alan yazınla uyumlu olarak bizim çalışmamızda da DEHB olarakbulunmuştur fakat diğer eş tanılarla ilgili farklılıklar bölgesel farklılıktan kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Ayrıca çalışmamızda en sık ilaç başlama nedeni olan sinirlilik ve saldırganlık davranışları DSM 5’e göre davranım bozukluğu kriterlerini tam olarak karşılamadığı için bu çalışmada belirti olarak ele alınmıştır.
Çalışmamızda OSB’li ergenlerin ilaç kullanım özelliklerine bakıldığında hastaların %92,4’ünde en az bir ilaç kullanım öyküsü mevcuttur. Alan yazında OSB’li çocuk ve ergenlerde ilaç kullanımının yıllar geçtikçe daha da arttığı ve 1995’te %30,0 olarak bildirilen oranların 2001’de %44,0’lere ulaştığı bildirilmiştir.19, 20
Mandell ve ark.21 OSB’li bireylerde %56,0 oranında ilaç kullanımı olduğunu bildirirken Coury ve ark.22 çalışmasında bu oran 2-17 yaşları arasındaki OSB’li bireylerde %27 olarak tespit edilmiştir. Frazier ve ark.10 ise ergen OSB’lilerde psikotrop ilaç kullanma sıklığının %58 olduğunu bildirmiştir. Çalışmamızdaki ilaç kullanım oranlarının alan yazına göre oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Bunun nedeninin psikiyatrik eş tanı oranı, yüksek oranda eşlik eden epilepsi tanısının olması, ergenlik döneminde artış gösteren sinirlilik ve diğer klinik ilgi gerektiren şikayetlere yönelik ailelerin rutin kontroller dışında zorlu durumlar için üçüncü basamak tedavi kurumuna başvuru yapması olarak düşünülmüştür. Birleşik Krallık’ta yapılan bir çalışmada, 2008 ile 2013 yılları arasında otizmli çocukların elektronik klinik kayıtları incelenmiş ve antipsikotik ilaç kullanımının %10 olduğu bulunmuştur. Diğer psikotrop ilaçların kullanımı bu yayında bildirilmemiştir.23 Schubart ve ark.7 çalışmasında ise en sık kullanılan ilaçların antipsikotikler, antidepresanlar ve psikostimülanlar olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde OSB tedavisi için Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onayı olan sadece iki ilaç vardır. Bunlardan risperidon 2006 ve aripiprazol 2009 yılında OSB’de sinirlilik tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Bizim çalışmamızda da en sık kullanılan ilaçlar risperidon, aripiprazol ve psikostimülandır.
Sorun davranışları kontrol altında tutmak için çoklu ilaç kullanımı ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Ritter ve ark.24yaptığı 300.000’den fazla otizmli genci kapsayan bir çalışmada kendine zarar verme davranışlarına ve fiziksel saldırganlığa sahip olmanın yanı sıra erkek ve yaşça büyük olmak, daha yüksek çoklu ilaç kullanımı oranları ile ilişkilendirilmiştir. Logan ve ark.25yaptığı bir çalışmada sinirli, saldırgan, hiperaktif/dürtüsel veya kendine zarar verici davranışları olan çocukların çoklu ilaç kullanma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Yazın ile uyumlu olarak bizim çalışmamızda sinirlilik ve saldırganlık (p<0,01) semptomları olan hastalarda çoklu ilaç kullanımı anlamlı olarak daha sıktı.
Çalışmamızda OSB’li ergenlerde ilaçlara bağlı en sık görülen yan etki sinirlilik (%25,4), iştah artışı ve uykusuzluktur. OSB’li çocuk ve ergenlerde metilfenidat kullanımda en sık görülen yan etkilerden birinin sinirlilik ve uyku problemleri olduğu bilinmektedir.26 Çalışmamızın geriye dönük doğası gereği yan etkilerin hangi ilaca bağlı olduğu öngörülemese de çalışmamızdaki yüksek metilfenidat kullanım oranları (%52,5) ile sinirlilik ve uyku problemlerinin ilişkili olması muhtemeldir. Ayrıca alan yazında OSB’li çocuk ve ergenlerde diğer birçok ilaca bağlı da sinirlilik ve uyku problemleri ortaya çıktığına dair pek çok veri vardır.27Çalışmamızda diğer bir sık görülen yan etki ise iştah artışıdır. Alan yazında OSB’li çocuk ve ergenlerde antipsikotik ilaçların iştah artırıcı yan etkisi bilinmekte ve kilo artışı, metabolik sendroma yol açma riskleri nedeniyle bu ilaçların yan etki takibinin önem kazandığı vurgulanmaktadır.27
Alan yazında pek çok psikotrop ilacın epileptik nöbet eşiğini düşürdüğü bilinmekle birlikte; ilaca bağlı faktörlerin yanı sıra nöbet eşiğinin düşmesinde; kişinin kalıtsal özellikleri ve özellikle nöbetle ilgili durumların varlığının (epilepsi öyküsü, beyin hasarı vb.) büyük ölçüde etkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.28 Çalışmamızda beş hastada psikotrop ilaç kullanımı sonrasında epileptik nöbet geliştiği görülmüştür. Bu hastaların üçünde ilaç kullanımı öncesi epilepsi tanısı mevcutken ikisinin ilk nöbetiydi. Bu beş hastanın kullandığı ilaçlar risperidon, amisülpirid, aripiprazol, fluoksetin ve metilfenidat idi. Bundan dolayı OSB tanılı bireylerin tedavisinde ilaç tedavisini uygularken yan etki ve komplikasyonlar açısından yakın izlem yapmanın çok önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Bu çalışmanın birtakım kısıtlılıkları vardır. İlaç tedavilerine bağlı yan etkilerin rutin olarak ölçekler ile değerlendirilmemiş olmasından kaynaklı her görüşmede standart yan etki sorgulamasının yapılmaması yan etkilerle ilgili verilerde eksiklikler olabileceğini düşündürtmektedir. Bir diğer kısıtlılık da hastaların laboratuvar sonuçlarıyla kanıtlanabilen yan etkilerin bu çalışmaya dahil edilmemesidir. Ek olarak tüm başvuran hastalar üçüncü basamak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastalardan oluştuğu için sonuçların genellenememesidir. Ancak bu çalışmanın yürütüldüğü merkezin en üst basamak olması ve tedavi yönetiminde güçlük yaşanan zor ergen OSB’lerin tek merkeze başvurmasının klinik sonuçların önemini göz ardı ettirmeyeceğini düşünmekteyiz.
Sonuç
Ergen OSB’lere eşlik eden psikiyatrik tanılar, zihinsel yetersizlik, epilepsi ve davranış sorunların sıklığı nedeni ile ilaç tedavisi ihtiyacı vardır. İlaç tedavisi seçenekleri etki/yan etki profili göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde seçilmelidir. Ergenlik dönemi OSB tanılı olgularda psikotrop ilaçların kullanım çeşitliliğinin artığı ve çoklu ilaç kullanımı ihtiyacı olduğu görülmektedir. Hastaların davranış sorunlarına yönelik davranışçı yöntemlerin yanında ilaç tedavisinin bireyselleştirilmiş bir model içinde hastaya sunulması önem arz etmektedir. Ergen OSB nüfusunun erişkinliğe gidişatındaki tanıların, tedavilerin uzun vadeli yan etkilerinin ve ilaç tedavisi seçimlerinin uzunlamasına değerlendirileceği çalışmalara ihtiyaç vardır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışma için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 2022/146 protokol numarası (tarih: 25.08.2022) ile araştırma izni alındı.
Hasta Onayı: Retrospektif çalışma.
Dipnot
Yazarlık Katkıları
Konsept: B.G.Ö., H.A., Dizayn: B.G.Ö., H.A., Veri Toplama veya İşleme: Y.Ö., Ş.T., B.G.Ö., Analiz veya Yorumlama: Y.Ö., Ş.T., B.G.Ö., H.A, Literatür Arama: Y.Ö., Ş.T., Yazan: Y.Ö., Ş.T.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.