ÖZ
Amaç: Çalışmada tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB) tanısının eşlik ettiği ekzojen obezite tanılı ergenlerde ve TYB tanısının eşlik etmediği ekzojen obezite tanısı olan ergenlerde aile işlevselliğinin ve yeme davranışlarının araştırılması ve kontrol grubu ile kıyaslanması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Obezite tanısı alan 12-18 yaş aralığındaki 65 ergen olgu grubu olarak çalışmaya alınmıştır. Kontrol grubunu, normal kiloda olan 65 ergen olgu oluşturmaktadır. Obezite grubu TYB tanısı olup olmamasına göre iki alt gruba ayrılmıştır. Obez ve kontrol grubundaki olgularla okul çağı çocukları için duygulanım bozuklukları ve şizofreni görüşme çizelgesi-şimdi ve yaşam boyu versiyonu kullanılarak klinik görüşme yapılmıştır. Olgular Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ), Hollanda Yeme Davranışı Anketi (HYDA) ile değerlendirilmiştir.
Bulgular: Obezite tanısı olan ergenlerin ADÖ tüm alt ölçeklerdeki skorları kontrol grubuna göre daha yüksek saptanırken; TYB tanısı olan obezite tanılı ergenlerin ADÖ problem çözme ve roller alt ölçeklerinde TYB tanısı eşlik etmeyen obezite tanılı ergenlere göre daha yüksek skorlar elde ettiği görülmüştür (p<0,05). Obezite tanısı olan ergenlerin HYDA’ya göre duygusal ve dışsal yeme alt ölçeklerdeki skorları kontrol grubuna göre daha yüksek saptanırken; TYB tanısı olan obezite tanılı ergenlerin duygusal, davranışsal ve kısıtlayıcı yeme alt ölçeklerinde TYB tanısı eşlik etmeyen obezite tanılı ergenlerin ailelerine göre daha yüksek skorlar elde ettiği görülmüştür (p<0,05).
Sonuç: Bu çalışmada obezitesi olan ergenlerin aile işlevselliğinde zorluklar daha fazla saptanmıştır. Obez gruptaki ergenlerin yeme davranışında belirgin güçlükler bulunmuştur. Obezitesi olan ergenlerde yeme tutumları ve ebeveyn tutumları ve bunların birbiriyle ilişkisinin daha iyi anlaşılması için daha geniş örneklemi olan kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Giriş
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından global bir epidemi olarak tanımlanan obezite, morbidite ve mortaliteyi etkileyen, ciddi boyutları olan bir sorundur.1Yaşamın tüm dönemlerini etkileyen obezite, çocukluk çağında son yıllarda hızlı bir şekilde artmaktadır.2 DSÖ 2018 raporu, son 40 yılda çocukluk çağı obezitesinin on kat arttığını, tüm dünyada 340 milyon çocuk ve ergenin fazla kilolu ve obez olduğunu bildirmiştir.3 Türkiye’de ulusal çapta yapılmış bir çalışma olmamakla birlikte, yapılan bölgesel düzeydeki çalışmalarda çocuklarda obezite oranının %1,0-22,0 arasında değiştiği bildirilmektedir.4-7Çocukluk çağı obezite prevalansındaki artış birçok faktör ile ilişkilidir. Obez çocuklarda şişmanlığın etyolojisinin incelendiği çalışmalarda; hormonlarla ilgili bir bozukluk izlenmemekte ve çalışmalarda “basit obezite” veya “ekzojen obezite” olarak sınıflandırılmaktadır. Ekzojen obezitenin nedenleri arasında; ailenin obezite öyküsü, eğitim seviyesi, sosyoekonomik durumu, aile tipi, çocuğun uyku, beslenme ve fiziksel aktivite özellikleri yer almaktadır.6, 8-10
Çocuklar beslenme ve fiziksel aktiviteye yönelik davranışlarını ilk olarak aile ortamında kazanmaktadır.11 Ebeveynlerin tutumu, inançları ve davranışları çocukların fazla kilolu ve obez olma riskini artırabilmektedir. Buna karşın, aile üyelerinin katıldığı sağlıklı besinlerle hazırlanmış yemekler obezojenik çevrenin oluşumunu engelleyebilir.12Ebeveynlerin tutumları, çocuğu besleme biçimleri ve ev içi faaliyetlerin düzenlenmesi yoluyla çocukluk çağı obezitesinin önlenmesinde önemli rol oynayabilir.13-15
Tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB), kısıtlı bir zaman diliminde aşırı miktarda yiyeceğin tüketilmesi ve kişinin ne kadar veya ne yediği üzerinde kontrol kaybı hissi ile seyreden bir yeme bozukluğudur. Bu tanıyı alan kişilerde obezite olasılığının 3-6 kat arttığı bildirilmiştir. Obezite, TYB ile ilişkili olmakla birlikte Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-5’te (DSM-5) TYB için bir tanı kriteri olarak yer almamaktadır ve TYB obeziteden ayrı olarak tanımlanmıştır. Ağırlık kontrolü davranışları ve tıkınırcasına yeme gibi olağan dışı yeme alışkanlıklarındaki artış ile obezite arasında bir ilişki olabileceği bildirilmektedir.16
TYB; obeziteyle ilişkili artmış sağlık sorunları, psikiyatrik bozukluklar gibi birçok durum ile ilişkilidir.17Literatürde, TYB tanısı olan obez bireylerin, duygu düzenleme güçlükleri yaşadıkları bildirilmekle beraber, tıkınırcasına yeme davranışının, olumsuz duygularla başa çıkmak için alternatif bir çözüm yöntemi olduğu varsayılmaktadır.18 Bu teoriler incelendiğinde, gencin duygu düzenleme ve iletişim becerilerinde güçlükler göz önüne alındığında; aile işlevselliği, aile içi iletişim becerileri ve ebeveyn tutumları önem kazanmaktadır.19
Obezite ve TYB olan ergenlerde aile işlevselliğinin öneminin anlaşılması; olguların tedavisinde kalıcılığın sağlanmasında ve aile ilişkilerinin iyileştirilmesinde temel rol oynayabilir. Bu durumdan yola çıkılarak; ergenlerde TYB tanısının eşlik ettiği ekzojen obezite tanılı gençlerde aile işlevselliğinin araştırılması önem kazanmıştır. Bu çalışmada TYB tanısının eşlik ettiği ekzojen obezite tanılı ergenlerde ve TYB tanısının eşlik etmediği obezite tanısı olan ergenlerde aile işlevselliğinin ve yeme davranışlarının araştırılması ve kontrol grubu ile kıyaslanması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Çalışmaya, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Endokrinolojisi Bölümüne Eylül 2017-Nisan 2018 tarihleri arasında ilk kez başvuran, başvuru sırasında obezite tanısı alan, vücut kitle indeksi (VKİ) standart sapması ikinin üzerinde, daha önce obezite nedeni ile tedavi almamış, 12-18 yaş arası gönüllü 65 ergen olgu grubu olarak dahil edilmiştir. Çalışmaya gerçeği değerlendirme yetisi bozulmuş, zihinsel gelişim geriliği olan ve obezite dışı kronik hastalığı olan olgular dahil edilmemiştir. Kontrol grubunda aynı hastanenin Pediatri Bölümüne başvuran, normal kilo aralığında (VKİ-1 SS ile 1 SS arası) olup, ciddi bir kronik hastalığı olmayan ve öncesinde çocuk psikiyatrisine başvurmamış sağlıklı gönüllüler yer almıştır. Her iki gruba katılan katılımcıların yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi gibi sosyodemografik veriler açısından da birbirlerine yakın olmasına dikkat edilmiştir. Her iki gruptaki katılımcılarda var olabilecek psikiyatrik bozuklukları belirlemek için çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından yapılan yarı yapılandırılmış bir tanı görüşmesi, Okul Çağı Çocukları için Duygulanım bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi- Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu (ÇDŞG-ŞY) kullanılmıştır. Çalışmaya katılan tüm olgularla çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından klinik görüşme yapılmış, DSM-5’e göre TYB tanısını karşılayıp karşılamadığı belirlenmiştir. Etik kurul onayı Katip Çelebi Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır (karar numarası: 193, tarih: 13.09.2017). Çalışmaya katılan tüm olgulardan ve olguların ailelerinden sözlü ve yazılı onam alınmıştır.
Veri Toplama Araçları
1. Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi - Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu: Altı-18 yaş aralığındaki çocuk ve ergenlerde o andaki ve yaşam boyu psikiyatrik bozuklukları araştırmak amacıyla geliştirilmiş; DSM-5 tanı ölçütleri doğrultusunda oluşturulan; yarı yapılandırılmış bir görüşmedir.20Gökler ve ark.21 tarafından Türkçe çevirisi ve geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.
2. Aile Değerlendirme Ölçeği: Yedi kısımdan oluşan ölçek, Epstein ve ark.22 tarafından 1983 yılında geliştirilmiştir. Bu yedi kısım; problem çözme becerilerini, duygulara karşı duygusal duyarlılığı, aile bireylerinin duygusal ilişkileri, davranış kontrolünü, aile içindeki rolleri, aile içi iletişimi, ailedeki genel işlevleri kapsamaktadır. Ölçek 60 maddeden oluşmaktadır. Ölçekteki maddeler, “Aynen katılıyorum/büyük ölçüde katılıyorum/biraz katılıyorum/hiç katılmıyorum” şeklindedir. Ölçeği ebeveynler doldurmaktadır. Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Bulut23 tarafından yapılmıştır.
3. Hollanda Yeme Davranışı Anketi: Ölçek Van Strien ve ark.24 tarafından geliştirilmiştir. Ölçeğin geliştirilme amacı açlık gibi içsel yeme davranışlarının dışında, yeme davranışını etkileyen diğer dışsal faktörleri saptamaktır. Ölçek, 5 seçenekli (hiçbir zaman, nadiren, bazen, sık, çok sık) Likert tipi bir ölçek üzerinde işaretlenmektedir. Ölçeğin maddeleri üç alt grupta toplanmıştır. Kısıtlanmış yeme: Bireylerin kilolarını kontrol etmek için yediklerinden ne kadar ve ne zaman sakındığını belirlemek için kullanılmıştır. Duygusal yeme: Bireyin ruh halinin yeme davranışı üzerine etkisini belirlemektir. Dışsal yeme: Kişinin besinlerin dışarıdan algılanan işaretlerinden (kokusu, görüntüsü, tadı vb.) etkilenmesiyle normal yediğinin üzerinde besin tüketip tüketmediği değerlendirilmektedir. On iki-on dokuz yaş grubunda Bozan25 tarafından 33 soruluk anketin 33 geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.
İstatistiksel Analiz
Güç analizi G*power 3.1 (Heinrich-Heine-Universität Düsseldorf - Germany) programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Orta dereceli etki büyüklüğündeki (Cohen’s d=0,5) farkı %80 güç ve %5 tip 1 hata payı ile ölçebilmek için her grupta en az 64 kişinin yer alması gerektiği hesaplanmıştır.
İstatistiksel değerlendirmeler için program olarak “SPSS for Windows 20.0” (IBM Inc., Armonk, NY) kullanılmıştır. Çalışmaya katılan obez ve kontrol grubu karşılaştırmak için Student’s t-testi kullanılmıştır. Kategorik veriler (cinsiyet dağılımı) ki-kare testi ile karşılaştırılmıştır. Yaş, ölçek puanları gibi devamlı veriler; ortalama, standart sapma vb. tanımlayıcı istatistiksel değerlerle belirtilmiştir. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0,05 olarak kabul edilmiştir (çift yönlü).
Bulgular
Çalışmaya 32'si kız 65 obezite tanısı olan ergen ile yine 32'si kız 65 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir (p=1,000). Çalışmaya dahil edilen olgu grubunun yaş ortalaması 14,6±1,4 yıl, kontrol grubunun yaş ortalaması ise 14,6 ± 1,5 yıldır (p=0,976). Olgu grubunun VKİ ortalaması 35,5±4,4 ve kontrol grubunun VKİ ortalaması 20,8±2,1 şeklindedir (p <0,001). Obezite tanısı olan ergenlerin 30 tanesinde TYB tanısı da bulunmaktaydı.
Obezite tanısı olan ergenlerin ailelerinin aile değerlendirme ölçeği (ADÖ) tüm alt ölçeklerindeki puanlar kontrol grubuna göre daha yüksek saptanmıştır (Tablo 1); TYB tanısı olan obezite tanılı ergenlerin ailelerinin ADÖ problem çözme ve roller alt ölçeklerinde, TYB tanısı eşlik etmeyen obezite tanılı ergenlerin ailelerine göre daha yüksek skorlar elde ettiği görülmüştür (Tablo 2).
Obezite tanısı olan ergenlerin Hollanda Yeme Davranışı Anketine (HYDA) göre duygusal ve dışsal yeme alt ölçeklerdeki skorları kontrol grubuna göre daha yüksek saptanırken (Tablo 1); TYB tanısı olan obezite tanılı ergenlerin duygusal, davranışsal ve kısıtlayıcı yeme alt ölçeklerinde TYB tanısı eşlik etmeyen obezite tanılı ergenlerin ailelerine göre daha yüksek skorlar elde ettiği görülmüştür (Tablo 2).
Tartışma
Çalışmamızda TYB tanısının eşlik ettiği ve etmediği obezite tanılı ergenlerde aile işlevselliği ve yeme tutumları kıyaslanmış ve sağlıklı ergenlerle karşılaştırılmıştır. ADÖ’nün tüm alanlarında obezite tanısı olan ergenlerin ailelerin sağlıklı kontrollere göre daha fazla güçlük yaşadığı saptanırken; TYB’nin eşlik ettiği obezite tanılı olguların ailelerinin roller ve problem çözme alanlarında TYB tanısının eşlik etmediği obezite tanılı olguları ailelerine göre daha fazla zorluk yaşadığı saptanmıştır.
Aile işlevselliği, çocuklukta aşırı kilo ve obeziteyle ilişkili bulunmuştur.26 Bir çalışmada beşinci sınıfa giden çocuklarda daha zayıf aile işlevselliği puanları, çocuklarda daha yüksek VKİ ile ilişkili bulunmuştur27ve fazla kilolu çocuğu olan ailelerin, çocuk yeme davranışına ilişkin olarak daha fazla uyumsuz kontrol stratejileri ve daha az ebeveyn desteği olduğu bulunmuştur.28 Aile işleyişini ve çocuklukta aşırı kiloluğu inceleyen yakın tarihli bir çalışma, çocuklukta obezitenin artışını engellemeye yardımcı olabilecek müdahalelerin geliştirilmesi, ebeveynlik tarzının ve işleyişinin desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir.29 Daha önceki araştırmalarda zayıf aile işlevselliği; obezite ve obezite risk davranışlarıyla ilişkilendirilmiştir.26-29 Ailelerin çocuklara karşı uygun tutum ve davranışları çocuklarda obeziteyi önlemek adına önemli olabilir. Aile işlevsellik sorunları, sağlıksız ebeveyn çocuk ilişkisi obezite açısından riskli davranışlar için öncül gösterge olabilir ve bu davranışlar çocuğun obez olma riskini artırabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada da obezite tanısı olan gençlerin aile işlevselliğinde belirgin zorluklar olduğu ortaya koyulmuştur.30 Çalışmamızda, ADÖ’nün tüm alt ölçek puanlarının obez grupta daha yüksek görülmesi bu grupta daha fazla ebeveyn kontrolü olması ile ilişkilendirilebilir.
Mevcut çalışmada aile bireylerinin görevlerini yerine getirilmesini değerlendiren ADÖ aile içindeki roller alt ölçeğinde TYB tanısı olan obezite tanılı ergenlerin ailelerinin puanları anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Obezite tanısı olan çocuklar ve ebeveynlerde rol karmaşası yaşanabilir; ebeveynler, ebeveynlik rolünde ihmalkâr davranabilir ve sağlıklı gıdaların hazırlanması ya da sağlıklı gıdaya ulaşım konusunda yetersiz kalabilirler. Yine çocukların sağlıksız gıdaları istemeleri durumunda onları durdurmakta ya da kontrol etmekte güçlük yaşayabilirler.26, 30 Özellikle TYB’nin eşlik ettiği durumlarda olguların ebeveynlerinde rol karmaşası daha da belirgin olabilir. Bir gencin çok daha fazla yemek yemesi durumunda ebeveynlerin durumu kontrol edememeleri rol karmaşası ile de ilişkili olabilir.31, 32
Yine TYB tanısı olan ergenlerin ailelerinde problem çözme sorunlarının daha fazla görülmüş olması özellikle duygu düzenleme güçlükleri ve duygusal yeme ile ilişkili olabileceğini daha önceki çalışmalar göstermiştir.31, 32
Bir çalışmada obezite tanılı çocuğu olan ebeveynlerin çocukları ile daha az iletişime girdikleri ve onlara daha az yakınlık gösterdikleri bulunmuştur.30 TYB tanısının da eklenmesi anne çocuk ilişkisini daha da bozuyor olabilir, gösterilen ilgi daha da azalıyor olabilir ve iletişimin kalitesini daha da düşürebilir.31, 32
Çalışmamızda obezite grubundaki örneklem büyüklüğünün yetersiz olması; obezitesi ve TYB’si olan grup ile obezitesi olan fakat TYB’si olmayan grup arasında ADÖ ölçeğinin aile içindeki roller ve problem çözme alt ölçeği dışındaki diğer alt ölçek puanlarında istatistiksel olarak anlamlı fark olmamasının nedeni olmuş olabilir.
Çalışmamızda grupların yeme tutumunu HYDA ile değerlendirdiğimizde, duygusal yeme alt ölçeğinde, obezite grubunun kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde yüksek olduğu; yine TYB’nin eşlik ettiği obezite grubunda duygusal yeme alt ölçeğinin TYB’nin eşlik etmediği obezite grubuna göre daha yüksek olduğunu saptanmıştır. İlgili literatür incelendiğinde “duygusal yeme” olarak tanımlanan, hoş olmayan duygular sonucunda tıkınırca yeme durumunun TYB ve obezite tanılı bireylerde görüldüğü belirtilmiştir.33 Çalışmalarda, daha fazla duygusal yeme, artmış VKİ, daha fazla kilo alınması ve kiloda dalgalanmalarla ilişkilendirilmiştir.34, 35 Birinci basamak sağlık kurumunda yapılan bir çalışmada obezitesi olan hastaların yaklaşık yarısının duygusal yemeye sahip olduğu bildirilmiştir.36 Literatürde aşırı kilolu ya da obezitesi olan olguları kapsayan çalışmalarda, TYB tanılı hastalarda kontrol gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla duygusal yeme olduğunu belirtilmiştir.37, 38TYB ve obezite tanısı olan 48 hastayla TYB tanısı olmayan obezite tanısı olan 54 hastayı karşılaştıran bir çalışma, TYB grubunda duygusal yeme ölçeği puanının anlamlı olarak daha yüksek olduğunu ve olumsuz duygular karşısında obezite grubuna kıyasla yemeğe yönelme olasılıklarının daha fazla olduğunu bulmuştur.39 Zeeck ve ark.40 çalışmalarında, TYB grubu, obezite ve kontrol grubu karşılaştırılmış; TYB grubunda daha fazla olumsuz duygu deneyimlendiği ve olumsuz duyguların da tıkınırcasına yeme atağı ile yüksek olasılıkla ilişkili olduğu belirtilmiştir.
Çalışmamızın sonuçlarına göre dışsal yeme alt ölçeğinde, obezite grubunun skorlarının kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde yüksek olduğu; yine TYB’nin eşlik ettiği obezite grubunda duygusal yeme alt ölçeğinin TYB’nin eşlik etmediği gruba göre daha yüksek olduğunu saptanmıştır. Koenders ve van Strien41 yaptığı bir çalışmada, VKİ artışının duygusal, dışsal ve kısıtlayıcı yeme ile ilişkili olduğunu belirtmiştir. Bariatrik cerrahi örneklemi alınan bir çalışmadaysa, TYB grubu obezite grubuyla karşılaştırılmış ve TYB grubunun dışsal yeme ölçeğinde anlamlı ölçüde daha fazla puan aldığı ve dışsal yemenin duygu düzenleme güçlükleri ve kaygı ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.42 Güncel bir çalışmada, TYB’si olan ve olmayan normal kilolu ve TYB’si olan ve olmayan aşırı kilolu üniversite öğrencileri kıyaslanmış, kısıtlayıcı yeme açısından gruplar benzer görülürken, duygusal yeme ve dışsal yeme puanları, hem normal kilolu hem de aşırı kilolu TYB tanılı grupta, TYB tanısı olmayanlara göre anlamlı derecede fazla bulunmuştur.43
Ergenlerin okul ve sosyal ortamlarının sağlıksız gıda ipuçlarının olduğu obezojenik bir ortam olduğunu düşündüğümüzde, dışsal yemeyle tıkınırcasına yeme arasında ilişki olduğu düşünülmektedir.44 Bulgularımız, literatürle uyumludur. TYB hastalarında kilo alımı sıklıkla görüldüğünden, dışsal yemenin göz ardı edilmemesi ve tedavide yeme tutumlarıyla ilgili uygun davranışsal müdahale stratejilerinin de yer alması yaşam kalitesindeki bozulmayı engelleyebilir.
TYB’si olan ve olmayan obezite tanılı hastalarla yapılan bir izlem çalışmasında, çalışmanın başında kısıtlayıcı yeme alt ölçeğinde gruplar arasında anlamlı fark bulunmamışken, üç aylık kilo verme programı sonrasında TYB grubunda, kısıtlayıcı yeme alt ölçeği puanının obezite grubuna göre anlamlı derecede arttığı belirtilmiştir.45Diğer taraftan, TYB’si olan ve olmayan obezite tanılı hastaların karşılaştırıldığı bir çalışmada iki grup arasında kısıtlayıcı yeme açısından anlamlı fark olmadığı bildirilmiştir.46Bizim çalışmamızda, HYDA kısıtlanmış yeme alt ölçeğinde obezite kontrol grubu arasında anlamlı fark bulunmamışken; TYB eşlik eden obezite tanılı grubun, TYB eşlik etmeyen obezite grubuna göre anlamlı olarak daha fazla kısıtlayıcı yeme davranışına sahip olduğuna işaret edilmektedir. Bu durum, literatürde çelişkili sonuçlar bulunan bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızın bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır. Çalışmamızın yalnızca klinik örneklemden planlanması, örneklemdeki olgu ve kontrol sayısının az olması, öz bildirime dayalı ölçeklerin kullanılmış olması en önemli kısıtlılıklardandır.
Sonuç
Sonuç olarak, bu çalışmada obezitesi olan ergenlerin aile işlevselliğinde zorluklar daha fazla saptanmıştır. Obez gruptaki ergenlerin yeme davranışında belirgin güçlükler bulunmuştur. Obezitesi olan ergenlerde yeme tutumları, ebeveyn tutumları ve bunların birbiriyle ilişkisinin daha iyi anlaşılması için daha geniş örneklemi olan kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.