ÖZ
Amaç
Çocuklarda ve gençlerde yeme bozukluğu önemli psikiyatrik durumlar arasında yer almaktadır. Çocuk ve gençlerde kolay uygulanabilecek ve pratik yeme bozukluğu tarama ölçekleri sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı Çocuk ve Gençlerde Yeme Bozukluğu Ölçeği’nin Türkçe uyarlamasını literatüre kazandırmaktır.
Gereç ve Yöntem
Çalışmaya bir eğitim araştırma hastanesine başvuran 8-13 yaş aralığında 350 olgu dahil edilmiştir. Çocuk ve Gençlerde Yeme Bozukluğu Ölçeği ile birlikte sosyodemografik veri formu ve kavram uyumunu araştırmak için benzer ölçekler katılımcılara dağıtılarak veriler toplanmıştır.
Bulgular
Katılımcıların homojen sayılabilecek ve normal dağılıma uyan bir grup oluşturduğu bulunmuştur. Çalışmada ölçeğin iç tutarlılık katsayısı (Cronbach alfa) 0,632 olarak hesaplanmıştır. Faktör analizinde orijinal ölçekte olduğu gibi 5 faktörlü bir yapı ortaya çıkmıştır ve faktörlerin altına dağılan maddelerin faktör yükleri yeterli düzeydedir. Doğrulayıcı faktör analizinde uyum değerleri (yaklaşık hataların ortalama karekökü =0,046; karşılaştırmalı uyum indeksi ve normlanmış uyum indeksi =0,95 ve 0,896; standartlaştırılmış ortalama karekök kalıntı =0,034) kabul edilebilir uyumu göstermektedir. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans %61,97 olarak hesaplanmıştır.
Sonuç
Sonuç olarak Çocuk ve Gençlerde Yeme Bozukluğu Ölçeği’nin ülkemiz popülasyonunda yeme bozukluklarını tespit etmede ve yeme tutumlarını belirlemede kolay uygulanabilir ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğu anlaşılmaktadır.
Giriş
Yeme bozuklukları orta çocukluk döneminde klinik pratikte oldukça sık rastlanan bir durumdur. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı Beşinci Baskı’ya (DSM-5) yeni eklenen kısıtlı kaçıngan yeme bozukluğu (KKYB); uygun beslenme ve/veya enerji ihtiyaçlarını karşılayamama ile kendini gösteren bir yeme veya beslenme bozukluğu olarak tanımlanır. Bu ihtiyaçların karşılanmamasının olası etkileri arasında önemli kilo kaybı veya büyümede bozulma, şiddetli yetersiz beslenme, besin takviyesine bağımlılık ve/veya psikososyal işlevsellikte belirgin bir bozulma yer almaktadır.1 DSM-5’te KKYB için; yeme veya yiyeceğe karşı belirgin ilgi eksikliği, gıdanın duyusal özelliklerine dayalı gıdadan kaçınma, gıda alımıyla ilişkili caydırıcı sonuçlardan korkma gibi temel semptomlar tanımlanmıştır.1 KKYB’nin sıklığı kesin olarak bilinmese de hem çocuklarda ve hem de yetişkinlerde yaklaşık %0,5-5 aralığındadır.2 Ülkemizde KKYB için henüz yapılmış bir prevelans çalışması bulunmamaktadır. KKYB yakın zamanda tanımlanan bir bozukluk olduğundan geniş çaplı bir epidemiyolojik çalışma da yoktur.3 Benzer şekilde bozuklukla ilgili ölçüm araçları da oldukça kısıtlıdır. Bir sistematik derlemede KKYB ile ilgili yapılmış çalışmalar derlenmiş ve literatürde sadece üç ölçek tanımlanabilmiştir.4
Hastalarda gıda alımından kaçınmanın/kısıtlamanın sonucu mikrobesin ve makrobesin eksiklikleri oluşabilmektedir. Özellikle normal kilolu veya fazla kilolu bireylerde bu tanıyı koymak zor olabilmektedir. Bu nedenle şüphelenilen hastaların bir doktor veya diyetisyen tarafından değerlendirilmesi önemli bir konudur. Çocuklarda büyüme ve gelişme dönemlerinde oldukça kısıtlayıcı bir diyetten kaynaklanan sağlık sorunları ve anormal gelişim, diyette kronik olarak hangi besinlerin eksik olduğuna bağlıdır. KKYB olan hastalarda özellikle vitamin (B1, B2, B12, C ve K) eksiklikleri ve çinko, potasyum ve demir gibi mineral eksiklikleri oldukça sık görülmektedir. Daha düşük protein, yağ ve karbonhidrat alımı da gözlenebilir, bu da sonuç olarak diyetin daha düşük enerji değeri ile sonuçlanmasına bağlı hastada enerji azlığı görülebilmektedir.5 KKYB’li çocuklarda önemli beslenme yetersizliklerinin teşhisi beslenme öyküsüne, klinik ve biyolojik değerlendirmeye (örneğin; diyet alımı değerlendirmesi, fizik muayene ve laboratuvar testleri) ve klinik fiziksel sağlık sonuçlarının varlığına dayanır. Ağır olgularda, özellikle gelişim çağındaki çocuklar ve ön ergenlerde ortaya çıkan yetersiz beslenme büyüme ve gelişmeyi geri bırakabilir.6 KKYB’nin beslenmeyle ilgili sonuçları yeterince tanımlanmamıştır. Çoğu makale, düşük vücut ağırlığı veya kilo kaybına atıfta bulunmuştur.7 Hastalarda çoğunlukla yetersiz beslenmeye bağlı; yorgunluk, baş dönmesi ve bayılma dahil olmak üzere karın ağrısı, kabızlık, soğuk intoleransı, amenore, kuru öksürük gibi uzun süreli yetersiz beslenme ile ilişkili semptomları bildirilmiştir. Muayenede, malnütrisyon belirtileri kaşeksi, hipotermi, bradikardi, ortostatik taşikardi ve hipotansiyon, abdominal şişlik, lanugo ve solgunluğu içerebilir.8
Gıda alımından kaçınma/kısıtlama nedeniyle aile, iş ve sosyal etkileşimler bozulabilir. Yeme bozukluğu olan çocuklar, kabul etmedikleri yiyecekleri yemek zorunda kalma korkusuyla aile toplantılarından, doğum günü partilerinden veya okul gezilerinden kaçınabilir. Akran baskısı korkusu, bu çocukların bu tür toplantılardan kaçınmaya başlamasına ve yavaş yavaş sosyal hayattan çekilmesine neden olur yetersiz beslenme ve enerji alımı da dolaylı olarak psikolojik alanı etkileyebilir.9 Besin eksikliklerinden kaynaklanan yetersiz büyüme, akranlar tarafından kabul görmemenin nedeni olabilir. Azalan benlik saygısı, sosyal temastan kaçınmayı etkiler.8
Erken başlangıçlı kısıtlayıcı yeme bozukluklarına genellikle gelecekte daha yüksek yeme bozuklukları geliştirme riski ve daha kötü uzun vadeli sonuçlar gösterme eğilimi eşlik ettiğinden, özellikle hızlı büyümenin olduğu ergenlik döneminin başında ve okul çocuğunda hedefe yönelik önleme ve erken teşhis önemlidir.10 Yeme bozukluklarını erkenden belirlemek için güvenilir tarama araçları gereklidir. Bu çalışmanın temel amacı yeme bozukluğu olan çocuk ve ergenleri pratik olarak hızlıca tarayabilecek; DSM-5 tanı kriterlerini içeren aynı zamanda tanı ve tedavi için yönlendirmeye yardımcı olarak kullanılabilecek bir test olan “Eating Disturbances in Youth-Questionnaire (EDY-Q)” [Çocuk ve Gençlerde Yeme Bozukluğu Ölçeği (ÇGYBÖ)] Türkçeye uyarlanarak geçerlilik ve güvenirliği değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem
Çeviri Çalışması
ÇGYBÖ; 14 maddeden oluşan Likert tipi ve 5 alt boyutlu 8-13 yaş arasında kullanılan, KKYB’yi değerlendirme amaçlı geliştirilmiş bir yeme bozukluğu ölçeğidir. Kısıtlı kaçıngan yeme bozuklukları ölçeğini geliştiren yazardan telif hakkı dolayısıyla izin alınmıştır. Ölçeğin çevirisi iyi düzeyde İngilizce bilen bir yazar tarafından yapıldıktan sonra çalışma dışından iyi düzeyde İngilizce bilen 5 gönüllüye geri çevirisi yaptırılmış ve aradaki farklılıklar yazarlar ve ilgili profesyonel ile birlikte ortak bir konsensusla çözülmüştür. Çevirinin anlam uyumu, kavram uygunluğu, dil kullanımı, kültürel uyum ve dil bilgisi kuralları açısından incelenmiş böylece Türkçe metin elde edilmiştir. Ölçeğin bu hali yeniden İngilizce’ye çevrilmiş ve geliştiricilerle iletişim kurulduktan sonra ölçeğin son hali elde edilmiştir.
Katılımcılar
Çalışmamızda 8-13 yaş aralığında ebeveyninin ve çocuk-ergenin katılmayı kabul ettiği gönüllüler çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılarda klinik örneklem bir eğitim araştırma hastanesinin çocuk psikiyatri bölümüne başvuranlar arasından seçilmiş olup toplum örneklemi ise aynı hastanenin pediatri bölümüne başvurup psikiyatri geçmişi olmayanlar arasından seçilmiştir. Öz değerlendirme ölçekleri sadece çocuk ve ergenler tarafından doldurulurken aile için olan ölçekler ebeveynler tarafından doldurulmuştur. Toplamda 350 katılımcıya ulaşılmıştır. Çalışmanın etik kurul onayı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’nun 15.12.2021 tarihli 11 numaralı kararı ile alınmıştır.
Değerlendirme Araçları
Sosyodemografik Veri Formu: Sosyodemografik verileri almak için araştırmacılar tarafından sosyodemografik veri formu oluşturulmuştur. Bu formda hastanın yaşı, cinsiyeti, boyu ve kilosu, anne ve babanın yaşı ile eğitim düzeyi, kardeş sayıları ve ailenin aylık gelirlerini sorgulayan maddeler bulunmaktadır. Her katılımcının ailesi tarafından doldurulmuştur.
Çocuk ve Gençlerde Yeme Bozukluğu Ölçeği: ÇGYBÖ, 8-13 yaş arası çocuklarda erken başlangıçlı kısıtlayıcı yeme bozukluklarını öz-bildirim yoluyla değerlendirmek için geliştirilmiş 14 maddelik bir ölçektir. Maddeler; DSM-5'de11 tanımlanan kaçıngan/kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu (KKGAB) kriterlerine ve erken başlangıçlı kısıtlayıcı yeme bozukluklarıyla ilgili literatüre dayanmaktadır. ÇGYBÖ, on iki tanesi KKGAB semptomatolojisini kapsayan toplam on dört maddeden oluşur. Bu on iki madde, KKGAB’nin üç önerilen varyantını12 yani gıdadan kaçınma duygusal bozukluğu (GKDB), seçici yeme (SY) ve fonksiyonel disfaji (FD) durumlarını içermektedir. Ek olarak, iki madde DSM-5’te11 tanımlanan diğer iki erken başlangıçlı beslenme veya yeme bozukluğu olan pika ve ruminasyon bozukluğunu kısaca ele almaktadır. Her madde, 0: hiçbir zaman ile 6: her zaman arasında değişen 7 dereceli Likert ölçeğiyle değerlendirilir. Maddeler, KKGAB’nin üç varyantını kapsamaktadır: GKDB (1-3. maddeler), SY (8., 9. ve 12. maddeler) ve FD (10. ve 11. maddeler). Buna ek olarak, çok zayıf olma algısıyla ilişkili kilo problemleri (4. ve 5. maddeler) değerlendirilir; bu maddeler, KKGAB ile ilişkili olarak yeterli enerji alımının sağlanamamasına atıfta bulunmaktadır.
Yeme Bozukluğu Değerlendirme Ölçeği: Fairburn ve ark.13 tarafından geliştirilmiş olan yeme bozukluğunu değerlendirme görüşmesinin kendi bildirim formu olan Yeme Bozukluğunu Değerlendirme Ölçeği, Eating Disorders Examination Questionnaire olarak bilinmektedir. Ölçek, beş alt ölçek ve toplam 28 sorudan oluşmaktadır. Bu alt ölçekler; kısıtlama, tıkınırcasına yeme, beden şekliyle ilgili endişeler, yemeyle ilgili endişeler ve kiloyla ilgili endişelerdir. Tıkınırcasına yeme alt ölçeği dışındaki alt ölçek puanları 0 ile 6 arasında değişmekte olup yükselen puanlar patolojinin varlığına işaret etmektedir. Ölçeğin, Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması ergenlerin oluşturduğu bir grupla yapılmıştır.14 Ölçeğin iç tutarlılık kat sayısı 0,84, test-tekrar test güvenirliği ise 0,78 olarak bulunmuştur.
Çocuklarda Yeme Davranışı Tarama Ölçeği: Brief Assessment Mealtime Behavior in Children ölçeği Hendy, Seiverling, Williams tarafından 2013’te geliştirilmiştir.15 Çocukların yeme davranışlarını değerlendirmek için 10 maddeli ebeveyn soru formu şeklindedir. “Sınırlı yeme”, “yemeği reddetme” ve “yıkıcı davranışlar” olmak üzere 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçek geliştirilirken yaş aralığı, 18-212 ay olan 139 çocuk ile çalışma yapılmıştır. Ölçek üç alt boyutta; otizmli grup, tipik gelişen grup ve diğer özel gereksinimli grupta ayrı ayrı puan değerleri vermektedir. Türkçe geçerlilik güvenilirlik çalışması mevcuttur.16
İstatistiksel Analiz
Sosyodemografik veriler ile ilgili bulgular kesitsel olarak hesaplanmış, sürekli değişkenlerde ortalama ve standart sapma hesaplanırken sıralı değişkenler için yüzdeler kullanılmıştır. İç tutarlılığın hesaplanmasında Cronbach alfa kullanılmış ve rastgele 20 katılımcıya 2 hafta sonra yeniden ölçekler doldurularak test-tekrar test analizi uygulanmıştır. Genel ölçüt değerleri göz önüne alınarak 0,00-0,40 değerleri “güvenilir değil”, 0,40-0,60 değerleri “düşük güvenilir”, 0,60-0,80 “oldukça güvenilir” ve 0,80 üzeri ise “yüksek düzeyde güvenilir” olarak kabul edilmiştir. Yakınsak gerçeklik de diğer ölçekler arasındaki ilişkiyi göstermek adına Pearson korelasyon testi uygulanmıştır. Ölçek madde ayırt ediciliğini ölçmek için alt %27-üst %27 metodu uygulanmıştır ve t-testi ile karşılaştırılmıştır. Toplam madde korelasyonları ve faktör yükleri açıklayıcı faktör analizi ile incelenmiş ardından doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Açıklayıcı faktör analizi için SPSS paket programı (versiyon 27.0, IBM Corp., Armonk, NY, USA), doğrulayıcı faktör analizi için ise Jamovi (versiyon 2.6.44, The Jamovi Project, Sydney, Australia) SEM paketi kullanılmıştır.
Bulgular
Sosyodemografik veriler incelendiğinde çalışmaya katılanların 167’si (%47,7) erkek 183 kişi ise kız (%52,3) olarak belirlenmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 10,95±1,65 olarak bulunmuştur. Annelerin ortalama yaşı 37,8±6,98 olurken baba yaşı ortalaması ise 41,51±8,92 olmuştur. Kardeş sayıları en az 1 en çok 6 olmak üzere ortalama 3,4±2,1 olarak bildirilmiştir. Annelerde lise ve üstü eğitimi olan ebeveyn oranı %28,5 (n=100) iken bu oran babalarda %48,6 (n=170) olarak bulunmuştur. Ailelerin %30,0’u orta üst gelir grubundayken (n=105) %69,5’i (n=243) alt gelir grubunda yer almaktadır. Sosyodemografik veriler Tablo 1’de gösterilmiştir.
Güvenilirlik
Ölçeğin iç tutarlılığını görmek adına Cronbach alfa değerleri hesaplanmıştır. Ölçeğin iç tutarlığı oldukça güvenilir bulunmuştur (α=0,632). GDKB alt ölçeği α değeri 0,45, SY için 0,414, beden algısı için 0,576 ve FD için 0,61 bulunmuştur. Test tekrar test için uygulanan Pearson korelasyon testinde r=0,92 bulunmuş ve güçlü düzeyde korelasyon tespit edilmiştir. Aynı şekilde maddeler arası işaretlemede istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır.
Ayırt edici geçerlilik için %27 alt-üst %27 analizi uygulanmış ve istatistiksel olarak ölçek maddelerinin tümünün ayırt edici olduğu gösterilmiştir (p<0,001).
Faktör Analizi
Yapı geçerliliğini test etmek adına açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Sekizinci maddede ve 9. maddede binişiklik tespit edildiği için bu maddeler analizden çıkarılmıştır. Açıklayıcı faktör analizinde birden çok boyut olması sebebiyle Varimax döndürme yöntemi kullanılmıştır. Keyser-Mayer-Olkin değeri 0,69 (p<0,001) olarak bulunmuştur. Faktör analizi sonucunda madde 8 ve madde 9’da binişiklik tespit edilmiştir. Bu maddeler çıkarılarak yenilenen analizde faktör yükleri incelenmiş ve yeterli güçte olduğu görülmüştür. Faktör yükleri Tablo 2’de gösterilmiştir.
Açıklayıcı faktör analizinde maddelerin toplam 5 faktör altında toplandığı bulunmuştur. Beş faktörün açıkladığı toplam varyans %61,96 olarak hesaplanmıştır. Madde toplam korelasyonları ve dağıldıkları alt boyutlar Tablo 3’te verilmiştir.
Model uyumu ölçmek için doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Doğrulayıcı faktör analizinde yaklaşık hataların ortalama karekökü (RMSEA) değerleri 0,046 ile iyi uyum göstermiştir. Karşılaştırmalı uyum indeksi (CFI) ve normlaştırılmış uyum indeksi (NFI) değerleri sırasıyla 0,95 ve 0,896 bulunmuş, kabul edilebilir uyum olarak değerlendirilmiştir. Yine standartlaştırılmış kök ortalama karekök kalıntı (SRMR) değeri 0,08’in altında ölçülmüş ve 0,034 bulunarak kabul edilebilir uyumu göstermiştir. Faktörler ve madde ile ilişkili regresyon katsayıları Şekil 1’de verilmiştir.
Yeme bozukluğunu ölçen diğer ölçekler ile ÇGYBÖ alt ölçekleri arasında kavramsal yakınlığı ölçmek için korelasyon analizi uygulanmıştır. Korelasyon analizinde toplam ölçek puanları ile yeme bozukluğu ve yeme tutumları ölçek puanları arasında anlamlı ve pozitif yönde istatistiksel korelasyon mevcuttur. Korelasyon analizi sonuçları Tablo 4’te verilmiştir.
Tartışma
Yeme bozuklukların özellikle çocuklar ve ergenler gibi riskli grupların tespiti ve takibi önem taşımaktadır. Bu çalışmada birçok farklı dilde de uyarlaması olan ÇGYBÖ'nün geçerlilik güvenilirlik çalışması yapılmıştır.
Sosyodemografik veriler incelendiğinde kız ve erkek cinsiyet için dağılımın oldukça homojen olduğu görülmektedir. Sosyodemografik bazı değişkenlerin yeme bozukluğunu hastalarında farklılıklar gösterdiği bildirilmiştir. Tüm ölçülen alt parametreler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır. Sosyoekonomik düzeyin yeme bozuklukları üzerindeki etkisi tartışmalı olsa da, bazı çalışmalarda orta ve yüksek sosyoekonomik düzeydeki bireylerde anorektik eğilimlerin daha yaygın olduğu rapor edilmiştir.17 Yeme bozuklukları, özellikle ergen kız çocuklarında daha sık rapor edilmektedir. Yapılan birçok çalışmada anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza gibi bozuklukların kadınlarda erkeklere oranla belirgin şekilde daha yüksek prevalansa sahip olduğu gösterilmiştir.18 Ebeveynlerin eğitim düzeyinin de yeme bozukluğu hastalarında kontrol grubuna göre farklılık gösterdiği bildirilmiştir. Bazı çalışmalar, düşük eğitim düzeyinin yeme bozukluğu semptomlarını erken fark etme oranını düşürdüğünü göstermiştir.19
Geçerlilik ve güvenilirlik sınanması kapsamında ilk olarak ölçeğin yapı geçerliliği değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmede 14 maddeden oluşan ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 5 faktörden oluştuğu bulunmuştur. Her bir faktörün içerisine dağılan itemlerin faktör yüklerinin yeterli olduğu görülmüştür. Maddeler içerisinde 8. madde ve 9. maddede binişiklik tespit edilmiştir. Bu maddeler incelendiğinde (madde 8: yeni yemekler denemeyi sevmiyorum, madde 9: ben yemek seçen biriyim) yeme bozukluğu tespit etmek için seçiciliğinin yetersiz olduğu, yeme bozukluğu olmayan kişilerde de farklı düzeylerde puanlanabileceği düşünülmüştür. Ben yemek seçen biriyim kavramı ingilizce “picky eating” üzerinden çevrilmiştir bu nedenle tam anlaşılamamış olabilir. Bununla birlikte ölçekle ilgili yapılan diğer çalışmalarda benzer faktör yükleri tespit edilmiştir.2
İç tutarlılık için Cronbach alfa testi uygulanmış ve her ne kadar sınıra yakın olsa da iç tutarlığın ölçeğin Almanca versiyonu ile hemen hemen aynı olduğu bulunmuştur.20 Alt boyutlar incelendiğinde 3 faktörün 2 maddeden oluştuğu bulunmuştur bu nedenle faktör içi iç tutarlılık düşük olabilmekle birlikte orijinal çalışmada “pika” ve “ruminasyon bozukluğu” için sadece birer madde bulunmakta ve tek başına ayrı birer faktör altında yüklenmektedirler. Faktörün oluşturulan doğası gereği kabul edilebilir gözükmektedir.
Çalışmamızda faktör 1 içerisinde 10-11-12. maddeler, faktör 2 içerisinde 4-5. maddeler, faktör 3 içerisinde 1-2. maddeler, faktör 4 içerisinde 3-6-7. maddeler ve faktör 5 içerisinde ise 13-14. maddeler dağılım göstermiştir. İlk faktörde yer alan maddeler, özellikle belirli tat, doku veya görünüm gibi duyusal özelliklere karşı hassasiyet gösteren ifadeleri içermektedir. Bu yapı, emosyonel reddetme olarak bilinen klinik alt tipi yansıtmaktadır ve daha önceki çalışmalarda da benzer şekilde belirgin duyusal reddetme davranışlarıyla ilişkilendirilmiştir.21 Bu durum, duygusal kaçınma davranışının yapısal bir boyut olarak ölçek içinde ayrıştırılabilirliğini desteklemektedir.
İkinci faktör, zayıflık algısı ve düşük kilo üzerine olan maddeleri içermektedir. Ölçeğin orijinal içeriğinde de bu itemler aynı şekilde düşük kilolu olmayı ölçmek açısından eklenmiştir.2 Elde edilen yük değerleri (0,826 ve 0,778), bu faktörün ölçekte ayrı bir yapı olarak yeterince güçlü olduğunu göstermektedir.
Üçüncü faktörde, yiyeceğe karşı ilgi kaybı ve iştahsızlıkla ilişkili ifadeler bulunmaktadır. Bu alt boyut, DSM-5’te “ilgi eksikliği/iştahsızlık tipi” olarak tanımlanan kısıtlı kaçıngan gıda alım bozukluğu alt tipine karşılık gelmektedir.1 “Yemek ilgimi çekmez” ve “izin olsa yemek yemezdim” gibi maddeler, bu faktör altına dağılmıştır ve yük değerlerinin yüksekliği (0,776 ve 0,771) bu temsili güçlendirmektedir. Bu durum, yeme motivasyonunun yeme bozukluğu ile ilişkini inceleyen ve bu durumun yeme davranışları üzerindeki etkisine dair önceki çalışmalarla paralellik göstermektedir.22
Dördüncü faktör incelendiğinde, beden algısı ve beden memnuniyeti ile ilgili olan maddelerin bu faktör altında toplandığı görülmektedir. Bu durum ölçeğin diğer versiyonlarında da benzer şekildedir.2 Burada farklı olarak “üzüldüğümde, endişelendiğimde yemek yemem” maddesinin bu faktör altında yüklenmiştir. Her ne kadar ÇGYBÖ tipik olarak beden şekli veya kiloya dair kaygılarla tanımlanmasa da, bu bulgu çocukların beden algısının bazı durumlarda yeme davranışı üzerinde etkili olabileceğini göstermektedir. Bu da DSM-5’te tanımlı olmayan, ancak klinik gözlemde önem taşıyan örtük beden algısı temelli yeme kaçınması ile ilişkilendirilebilir.6
Beşinci faktörde ise tipik olarak aykırı yeme davranışları ve tanısal olarak marjinal veya nadir görülen bozukluklara işaret etmektedir. Ölçeğin diğer bazı uyarlamalarında her biri ayrı bir faktör olarak dağılmışsa da bizim çalışmamızda tek bir faktör altında toplanmıştır.20 Bu sebeple bu faktör için “aykırı yeme davranışları” başlığı daha uygun bulunmuştur.
Hem global çalışmalarda önerilen hem de bizim çalışmamızda bulduğumuz 5 faktörlü yapıyı test etmek için 5 faktörlü doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Türkçe sürümünün de 5 faktörlü yapı için iyi uyum gösterdiği bulunmuştur. Uyum indeksleri model uyumunun yüksek olduğunu göstermektedir (RMSEA=0,046; CFI=0,95; NFI=0,896 SRMR<0,08). Bu bulgular Türkçe sürüm için de 5 faktörlü yapının uygun olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda uyum değerlerini iyileştirmek için herhangi bir hata düzeltmesi yapılmamış olmasına karşın uyum değerleri kabul edilen sınırlar içinde bulunmuştur.23
Kavram benzerliği ve eş zamanlı geçerliliğe istinaden yeme tutumları ve yeme bozukluğu ölçekleri ile korelasyon uygulanmıştır. Uygulanan korelasyonlar anlamlı olup yönü pozitiftir. Özellikle diğer iki ölçeğin birbiri ile olduğundan daha güçlü bir korelasyon katsayısı tespit edilmiştir. Bu da mevcut ölçeğin ölçüm gücünün yeme bozukluklarının çeşitli komponentleri için kapsayıcı olduğunu düşündürmüş. Ölçeğin erişkin popülasyonda uygulanmasıyla da diğer yeme bozukluğu ölçekleri ile benzer korelasyon değerleri elde edilmiş ve 4 faktörlü yapı önerilmiş olup kullanımı uygun bulunmuştur.24
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmanın en önemli kısıtlığı doğrudan tanısı konulmuş yeme bozukluğu hastalarını içermemesidir. Her ne kadar örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu ve bu nedenle ilgili sayının yeme bozukluğu hastalarını içerdiği düşünülmekle birlikte bu durum ölçeğin yapısının detaylı incelenmesini zorlaştırabilir. Yine bazı faktörlerin 2 madde ile yüklenmesi faktör içi iç tutarlılığı düşürmekle birlikte ölçeğin diğer versiyonlarında da 1 veya 2 maddenin tek bir faktör altında olduğu görülmektedir. Ayrıca ölçeğin test-tekrar test katsayısı oldukça yüksek hesaplanmıştır. Bu sonuçlar ölçeğin normal popülasyonda güvenle uygulanabileceğini göstermektedir.
Sonuç
Sonuç olarak ÇGYBÖ ülkemiz popülasyonunda yeme bozukluklarını tespit etmede ve yeme tutumlarını belirlemede hem ekonomik hem hızlı hem de pratik güvenilir bir ölçüm aracı olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmanın sonucunda yeme tutumlarının taranması ve riskli grupların tespitinde güvenle kullanılabileceği ancak klinik gruplar için çapraz geçerliliğin daha sağlıklı tespit edilmesi için ölçek ile yapılacak yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.


