ÖZ
Amaç:
Bu çalışmada çocuklarda problemli internet kullanımı ile depresyon düzeyleri ve annelerin psikolojik sağlamlıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Gereç ve Yöntem:
Çalışma İstanbul ilindeki 384 üçüncü, dördüncü sınıf öğrencisi ve annesi ile yürütülmüştür. Çocuklara; “sosyodemografik bilgi formu”, “çocuklar için depresyon ölçeği”, annelere; “sosyodemografik bilgi formu”, “aile-çocuk internet bağımlılığı ölçeği”, “kısa psikolojik sağlamlık ölçeği” uygulanmıştır.
Bulgular:
Elde edilen bulgulara göre, çocuklardaki depresyon ile annelerin psikolojik sağlamlıklarının çocukların problemli internet kullanımı ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada kadınların psikolojik sağlamlıkları, çocukların depresyon düzeyleri ve internet bağımlılıkları çeşitli değişkenlere göre farklılık göstermektedir. Elde edilen korelasyon ve regresyon bulguları sonucunda annelerin psikolojik sağlamlıklarının çocukların internet bağımlılıklarını olumsuz yönde ve anlamlı olarak yordadığı, depresyonun ise internet bağımlılığını olumlu yönde ve anlamlı olarak yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç:
Çocuklarda artan internet kullanımı ile ilgili çalışma yapılmasının önemine, internet bağımlılığı değerlendirilirken depresyonun da göz önünde bulundurulmasına ve annelerin psikolojik sağlamlıklarının çocukların iyi olmalarındaki etkisine dikkat çekilmiştir.
Giriş
Ülkemizde yapılan çalışmalara bakıldığında bilgisayar, internetve bilgisayar oyunlarının kullanım sıklığının arttığı çeşitli çalışmalarda belirtilmektedir.1-3 Bu veriyi 2020 yılında evlerdeki internet erişiminin %90,7’ye ulaştığını ve on bir yılda % 60,7’lik bir artış olduğunu belirten Türkiye İstatistik Kurumu araştırması da desteklemektedir. Çocukların internet kullanımı ile ilgili pek çok sebep vardır. Bunların başlıcalarının; okul ve ders kapsamında ve bu kapsamın dışında bilgiye ulaşma, özellikle boş vakitlerinde eğlenmek amaçlı oyunlar oynama, kişisel çevreleri ve dünya ile olan haberleşmeyi sağlama olduğu söylenebilmektedir.1 Bazı durumlarda ise internet kullanımı kontrolden çıkarak patolojik bir boyuta ulaşmaktadır. Kişiler gün içinde yerine getirmeleri gereken sorumlulukları yerine getiremez boyuta gelir ve yaşamlarının seyri zarar görürse burada internetin patolojik kullanımından bahsedilebilmektedir.4 Caplan’a5 göre internetin aşırı kullanımıyla birlikte kişileri bekleyen bazı riskler vardır. Bu riskler gruplandırıldığında biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal yönden olumsuzlukların yaşanması beklenmektedir. Ögel6, çalışmasında aşırı internet kullanımının beraberinde sosyal izolasyonu getirdiğinden bahsetmektedir. Bunun dışında, uzun süreli ekran başında durmanın sonucu oluşan hareketsizlikle birlikte duruş bozuklukları, görme bozuklukları, fiziksel etkinliğin azalması kaynaklı kilo problemleri görülmektedir.7
Depresyon ve internet kullanımının ilişkili olduğunu belirten çalışmalar da bulunmaktadır. Young ve Rogers8 yaptıkları çalışmada internet bağımlılığı olduğu tespit edilen kişilerde depresyonun da görülme sıklığının arttığından bahsetmektedirler. Günümüzde de yetişkin depresyonu kadar ele alınmayan bir konu olan çocuk depresyonunun belirtilerinin erken yaşlarda da ortaya çıktığı artık bilinen bir gerçektir.9 Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-5’e göre depresyon tanısı konurken kişide üzüntü, umutsuzluk ve boşluk hissini barındıran çökkün duygu durumu aranacağını belirtilmektedir.10 Ancak çocuklara depresyon tanısı konma süreci ile erişkinlerdeki süreç, ortaya çıkması beklenen belirtiler açısından farklılık göstermektedir.11 Depresyonda olan çocuklarda ortak olarak çevrelerinde olan, onları da mutlu etmesi beklenen olumlu olaylara karşı ilgisiz kalmaları ve hatta bu durumlarda dahi mutsuz olmaları gözlenen belirtilerdendir.12 Depresif belirtiler görülen çocuklarda mantık dışı düşünceler vardır.13 Davranışsal boyuta bakıldığında ise aşırı hareketlilik, zarar verici ve kural dışı davranışlar ortaya koyma, bunların dışında içe kapanma da çocuk depresyonunda görülen belirtilerdendir.14
Kobasa’ya15 ve Greene’e16göre, yaşanan riskli, stresli durumlarla baş etme gücü yüksek ve başlangıçtaki sağlıklı durumuna kolayca dönme olarak adlandırılabilecek bir kavram olan psikolojik sağlamlık, yaşanan olumsuz olaylar karşısında insanlar tarafından verilen tepkileri anlamayı kolaylaştırabilmektedir. Çocuklarda görülen depresyon annelerin psikolojik sağlığı ile ilişkilidir.17 Öte yandan çocuklardaki internet kullanımına yönelik geliştirilen bağımlılık davranışının da annelerin ruhsal açıdan iyi olmaları ile ilişkisini ortaya koyan çalışmalar mevcuttur.18, 19 Yapılan bir çalışmada ebeveynlerin psikolojik sağlamlık düzeyleri artıkça çocukların sosyal yetkinliklerinin arttığı, olumsuz durumlar karşısındaki kaygı ve geri çekilmelerinin ise azaldığı belirtilmektedir.20 Bu bağlamda devam eden pandemi sürecinde anne-babaların koronavirüs hastalığı-2019 karşısında gösterdiği tepkilerin çocukların davranışları üzerinde de belirleyici olabileceği düşünülmektedir. Son zamanlarda artış gösteren problemli internet kullanımı, pandemi dönemi ile daha da artmış olup, internet bağımlılığı görülen kişilerde depresyonun da sıklıkla görüldüğü gözlenmiştir. Öte yandan yeni bir kavram olan psikolojik sağlamlık ise riskli durumlardaki davranışlarımızı şekillendirmektedir.
Literatürle desteklenen tüm bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, bu çalışma çocuklarda ortaya çıkan davranışsal bozuklukları ve bunun anneler ile olan bağlantısını anlama, önlem alma açısından önem taşımaktadır. Çalışmanın amacı, ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin problemli internet kullanımı ve depresyon düzeyleri ile annelerinin psikolojik sağlamlığı arasındaki ilişkileri niceliksel araştırma yöntemleriyle incelemektir. Araştırmanın ana hipotezi “Çocukların problemli internet kullanımı ve depresyon düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlamlığı arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır.” şeklindedir. Diğer hipotezler ise “Annelerin psikolojik sağlamlığı çalışma durumuna, çocuk sayısına, sosyal destek alma durumuna göre değişmektedir.” şeklinde ifade edilmektedir.
Gereç ve Yöntem
Çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çarpıklık değerlerindeki ±2 aralığı normal aralık değeri olarak kabul edilmektedir.21-24 Basıklık değerlerinde ise ±7 aralığı normal aralık değeri olarak kabul edilmektedir.23, 24 Analizlerde parametrik testler kullanılmıştır.
Katılımcılar
Çalışmanın evrenini, İstanbul ilindeki ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklem büyüklüğü %95 güven aralığı ve %5 hata payıyla İstanbul ilindeki 460.165, 3. ve 4. sınıf öğrencisinden 384 kişi olarak hesaplanmıştır. Gönüllülük esas alınarak 206 kız, 178 erkekten oluşan 384 öğrenci ve bu öğrencilerin anneleri örneklemi oluşturmaktadır.
Veri Toplama Araçları
Araştırmada demografik verilerle ilgili bilgi almak için çocuklara ve annelere araştırmacılar tarafından oluşturulan sosyodemografik bilgi formu, çocukların depresyon düzeylerini ölçmek amacıyla çocuklar için depresyon ölçeği (ÇDÖ), çocukların internet bağımlılıklarını ölçmek için aile-çocuk internet bağımlılık ölçeği (AÇİBÖ) ve annelerin psikolojik sağlamlıklarını ölçmek için kısa psikolojik sağlamlık ölçeği (KPSÖ) uygulanmıştır.
Çocuklar İçin Depresyon Ölçeği: Araştırmada çocukların depresyon düzeylerini ölçmek amacıyla Kovacs25 tarafından geliştirilen Öy26 tarafından Türkiye’deki geçerlik güvenirlik çalışması yapılan ÇDÖ uygulanmıştır. Geniş bir uygulama yaş aralığı olan ölçek bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Çocuklardan 27 maddeden oluşan bu ölçeği son iki haftalarını göz önünde bulundurarak cevaplamaları istenmektedir. Her bir maddede üç cümle bulunur ve bu cümleler “0”dan “2”ye dek değişen değerler alır. On dokuz puan ve üstü patolojik kabul edilen bu ölçekten alınabilecek en düşük puan 0 en yüksek puan ise 54’tür. Depresyon düzeyini puandaki artış belirlemektedir. “B, E, G, İ, J, L, N, O, P, Ş, Ü, V maddeleri” ters olarak puanlanmaktadır. Bu çalışmanın verilerine göre ölçek, Cronbach alfa (α) güvenirlik katsayısı α=0,783 değeri ile güvenilir bulunmuştur.
Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği: Araştırmada annelerin psikolojik sağlamlıklarını ölçmek amacıyla Smith ve ark.27 tarafından geliştirilen Doğan28 tarafından Türkçe uyarlaması yapılan KPSÖ uygulanmıştır. Altı maddeden oluşan beşli Likert tipindeki ölçeğin tek faktörlü bir yapısı bulunmaktadır. Ölçekte tersten kodlanan “2, 4, ve 6. maddeler” çevrildikten sonra ortaya çıkan puan miktarı psikolojik sağlamlık düzeyini ortaya koymaktadır. Puan yükseldikçe psikolojik sağlamlık düzeyi de yükselmektedir. Bu çalışmada ölçeğin güvenirliğini görebilmek için yapılan testte α güvenirlik katsayısı α=0,711 değeri ile güvenilir bulunmuştur.
Aile-Çocuk İnternet Bağımlılık Ölçeği: Young’ın8 internet bağımlılık testi temel alınarak oluşturulan AÇİBÖ’nün Türkçe’ye uyarlaması Eşği2 tarafından yapılmıştır. Ölçek aileler tarafından yanıtlanmaktadır. Çocuklarının internet kullanımında sağlıklı bir tutum içinde olup olmadıklarını ortaya çıkarma hedefi olan Likert tipi bu test 20 maddeden oluşmaktadır. Her bir maddeye sırasıyla 0’dan 5’e kadar puanlar verilmektedir. Maddelere verilen puanlar hesaplandığında 80 ve üstü için “internet bağımlısı”, 50-79 arası puan için “sınırlı semptom gösterenler”, 49 puan ve altı için “semptom göstermeyenler” adlandırılması uygun görülmüştür. Ölçek dört faktörlü bir yapıdan meydana gelmektedir. Bu yapılar; sosyal soyutlanma, işlevsizlik, yoksunluk, kontrol güçlüğü faktörleridir. Bu çalışmada ölçeğin güvenirliğini görebilmek için yapılan testte α güvenirlik katsayısı α=0,929 değeri ile güvenilir bulunmuştur.
Sosyodemografik Bilgi Formu: Araştırmada anneler ve çocuklar ile ilgili bilgi toplamak amacıyla araştırmacı tarafından anne ve çocuk için ayrı hazırlanan sosyodemografik bilgi formu uygulanmıştır. Çocuklar için hazırlanan sosyodemografik bilgi formunda cinsiyet, doğum yılı, sınıf bilgilerine yer verilmiştir. Anneler için hazırlanan sosyodemografik bilgi formunda ise yaş, eğitim durumu, çalışma durumu, medeni hal, çocuk sayısı, sosyal desteklerini değerlendirme düzeyleri sorulmuştur.
İşlem
Veri toplamaya başlanmadan önce Haliç Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan (karar no: 169-32, tarih: 26.11.2020) onay alınmıştır. Uygulamaya katkı sağlaması öngörülen annelerden, kendileri ve çocuklarının araştırmaya katılması için bilgilendirilmiş gönüllü onam formu aracılığı ile izin alındıktan sonra, veriler Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğrenimlerine uzaktan eğitimle devam eden 3. ve 4. sınıf öğrencileri ve anneleriyle Google formlar (https://www.google.com/forms/about/) üzerinden hazırlanan ölçeklerin sosyal medya ve internet platformları aracılığıyla paylaşılması ile toplanmıştır.
İstatistiksel Analiz
Katılımcılara uygulanan anketlerden elde edilen veriler Sosyal Bilimler İçin İstatistik Yazılımı 26.0 (IBM Inc., Armonk, NY) üzerinde girişler yapılarak analiz edilmiştir. Verilerin normal dağılım durumuna göre analiz yapılacak yöntemler belirlenmiştir. İkili bağımsız grup içeren sosyodemografik değişkenler bakımından çocukların depresyon, internet bağımlılık düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlamlıkları arasındaki farklılıkları incelemek amacıyla bağımsız örneklem t-testi yapılarak karşılaştırılmıştır. Normal dağılım gösteren ikiden fazla grup içeren sosyodemografik değişkenlerin araştırma değişkenleri ile karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Problemli internet kullanımı ve depresyon düzeyleri ile psıikolojik sağlamlık arasındaki ilişkinin incelenmesinde Pearson korelasyonu uygulanmış ve ilişkili olduğu görülen değişkenlere çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Bulgular değerlendirilirken %95 güven aralığında %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirme yapılmıştır.
Bulgular
Araştırmaya katılan çocukların %53,6’sı kız (206 kişi), %46,4’ü (178 kişi) erkektir. Öğrencilerin %6,5’i 2010 doğumlu (25 kişi), %41,1’i (158 kişi) 2011 doğumlu, %47,4’ü (182 kişi) en sık görülen yaş grubuna sahip 2012 doğumlulardan ve son olarak %4,9’u (19 kişi) 2013 doğumlulardan oluşmaktadır. Katılımcıların %52,3’ü 3. ve %46,4’ü 4. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır.
Araştırmaya katılan kadınların %6,8’i (26 kişi) 25-30 yaş aralığında, %64,3’ü (247 kişi) 30-40 yaş aralığında, %28,9’u (111 kişi) 40-59 yaş aralığındadır. Eğitim durumları incelendiğinde kadınların %35,7’si (137 kişi) ilköğretim, %40,9’u (157 kişi) lise, %20,1’i (77 kişi) üniversite ve üzeri eğitim durumuna sahiptir. Araştırmaya katılan kadınların %68,0’i (261 kişi) çalışmıyor olduğunu belirtirken, %32,0’si (123 kişi) çalıştığını belirtmiştir. Araştırmaya katılan kadınların medeni durumlarına bakıldığında %94,3’ünün evli (362 kişi), %4,9’unun (19 kişi) ise boşanmış olduğu görülmektedir. Kadınların %16,9’unun (65 kişi) tek çocuğa, %51,3’ünün (197 kişi) iki çocuğa, %31,7’sinin (122 kişi) ise üç ve üzeri çocuğa sahip olduğu görülmektedir.
Ölçeklere dair betimsel istatistik verilerine bakıldığında verilerin normal dağılım gösterdiği görülmektedir (Tablo 1).
Çalışan annelerin psikolojik sağlamlıkları (t=3,120; p<0,05) çalışmayanlara göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Çocuk sayısı bakımından annelerin psikolojik sağlamlıkları [F(2,381)=7,722; p<0,05] arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Post-hoc Scheffe testi bulgularına göre iki çocuğa sahip annelerin psikolojik sağlamlık düzeyleri (x=21,70), bir çocuğa (x=19,43) ve üç ve üzeri çocuğa sahip annelerin (x=20,03) psikolojik sağlamlık düzeylerinden daha yüksektir. Üç ve üzeri çocuğa sahip olan annelerin ise psikolojik sağlamlıkları, tek çocuğu olanlara göre daha yüksektir. Annelerin sosyal desteklerini değerlendirme düzeyleri bakımından psikolojik sağlamlık düzeyleri ve çocuklarının internet bağımlılık puanları arasındaki ilişki incelenmiştir. ANOVA bulgularına bakıldığında sosyal destekleri bakımından annelerin psikolojik sağlamlıkları [F(3,380)=16,647; p<0,05], çocukların depresyon düzeyleri [F(3,380)=10,881; p<0,05] ve çocuklarının internet bağımlılık puanları [F(3,380)=10,031; p<0,05] arasında anlamlı bir farklılık vardır. Post-hoc Scheffe testi bulgularına göre sosyal desteklerini “hiç yok” (x=20,61) olarak değerlendiren kadınların, “az” olarak değerlendirenlere (x=17,69) göre psikolojik sağlamlıkları daha yüksektir. Sosyal desteklerini “hiç yoktur” (x=11,28) olarak değerlendiren kadınların, “az” (x=10,16) ve “orta düzeyde” (x=8,83) olarak değerlendirenlere göre çocuklarının depresyon düzeyleri daha yüksektir. Sosyal desteğini “az” (x=35,26) ve “orta düzeyde” (x=30,23) olarak değerlendiren kadınların çocuklarının internet bağımlılık düzeyleri “yeterli” (x=21,93) diyenlere göre daha yüksektir (Tablo 2).
Pearson korelasyon analizine göre çocukların depresyon düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlamlıkları, çocukların internet bağımlılıkları ve alt boyutları arasında anlamlı düzeyde ilişkiler olduğu görülmektedir (Tablo 3). Psikolojik sağlamlık ve depresyon değişkenlerini kullanarak çocuklarda internet bağımlılığı değişkenini yordamak amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda anlamlı bir regresyon modeli elde edilmiş[F(2,381)=30,865, p<0,001] ve bağımlı değişkendeki varyansın %13,5’inin (R² düzeltilmiş=0.135) bağımsız değişkenler tarafından açıkladığı bulunmuştur. Annenin psikolojik sağlamlığı (β= -0,29; p<0,01) çocuğun internet bağımlılığını olumsuz yönde ve anlamlı düzeyde yordamaktadır. Bu doğrultuda, annenin psikolojik sağlamlık puanı 1 birim arttığında, çocuğun internet bağımlılığı 1,1 birim azalmaktadır. Depresyon ise internet bağımlılığını (β=0,18; p<0,01) olumlu yönde ve anlamlı düzeyde yordamaktadır. Bu doğrultuda, çocuk depresyon puanı 1 birim arttığında, çocuk internet bağımlılığı 0,62 birim artmaktadır (Tablo 4).
Tartışma
Bu çalışmada çocukların depresyon düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlamlıkları, çocukların internet bağımlılıkları ve alt boyutları arasında anlamlı düzeyde ilişkiler olduğu bulgusu elde edilmiştir. Yordayıcı analizler sonucunda ise, annenin psikolojik sağlamlığının çocuğun internet bağımlılığını olumsuz yönde ve anlamlı düzeyde yordadığı, çocukta depresyonun ise internet bağımlılığını olumlu yönde ve anlamlı düzeyde yordadığı şeklinde bulgulara ulaşılmıştır.
Demografik Verilerle İlgili Tartışma
Bu çalışmada çalışan kadınların psikolojik sağlamlıklarının çalışmayan kadınlara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Anne-çocuk internet bağımlılığı ölçeğinin alt kategorisi olan kontrol güçlüğünün çalışan annelerin çocuklarında, çalışmayan annelerin çocuklarına göre daha yüksek olduğu yönünde bir bulgu elde edilmiştir. Literatüre bakıldığında çalışan ve çalışmayan anneleri çeşitli değişkenler bağlamında değerlendiren bir çalışmada, çalışan annelerin psikolojik sağlamlıkları ile ilişkili olabileceği düşünülen benlik saygısı, depresyon ve annelik rolündeki tatminlerinin daha iyi durumda olduğu sonucuna ulaşılmıştır.29 Koirala ve Khadka30 çalışmalarında çocuklarda görülen psikososyal sorunların yalnızca annenin çalışma durumuna bağlanmaması gerektiğini belirtmiştir. Araştırmalarda annenin çalışma durumundan ziyade çocukla geçirdiği zamanın önemi vurgulanmıştır.
Çocuk sayısı bakımından annelerin psikolojik sağlamlıkları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. İki çocuğa sahip annelerin psikolojik sağlamlık düzeyleri, bir çocuğa ve üç ve üzeri çocuğa sahip annelerin psikolojik sağlamlık düzeylerinden daha yüksektir. Üç ve üzeri çocuğa sahip olan annelerin ise psikolojik sağlamlıkları, tek çocuğu olanlara göre daha yüksektir. Kurt ve ark.31da çalışmalarında bu sonuca ulaşmıştır. Çocuk sayısı artarken psikolojik sağlamlığın artmasında, bireysel psikolojik sağlık açısından kişilerin uyarı işareti veren durumları görmezden gelme eğiliminde olmasının etkisi olabileceği düşünülmektedir. Özellikle desteği olmayan ya da az olan iki-üç çocuk sahibi bireyler yaşamsal faaliyetlerin ev içerisinde kesintiye uğramaması için kendi ihtiyaçlarını arka plana atıyor olabilmektedir. Bunun yanı sıra bu kişilerde fedakarlık şemasının yüksek olabileceği de göz önünde bulundurulmalı ve gelecek araştırmalarda ele alınmalıdır.32, 33
Yapılan bir çalışmada çocuklar için en önemli sosyal destek kaynağının ebeveynleri olduğu, yetişkinler için ise sırasıyla eşleri, aileleri ve arkadaşları olduğu belirtilmiştir.34 Başka bir çalışmada, annenin sosyal desteğinin az olmasının dolaylı da olsa çocuklardaki davranış sorunlarını yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.35 Bu çalışmada sosyal desteklerini “hiç yok” ve “az” olarak değerlendiren kadınların çocuklarının depresyon düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Literatürde sosyal destek ile depresyonun olumsuz yönde ve anlamlı düzeyde ilişkili olduğunu ifade eden çalışmalar mevcuttur.36-38
Bu çalışmada edinilen bir diğer bulgu ise sosyal desteğini “az” ve “orta düzeyde” olarak değerlendiren kadınların çocuklarının internet bağımlılık düzeylerinin daha yüksek olduğudur. Literatürde, algılanan sosyal destek azaldıkça internet bağımlılığının arttığını belirten çalışmalar vardır.39-41 Başka bir çalışmada, sosyal desteğin bireylerin internet bağımlısı olmaları açısından koruyucu bir etkisi olduğu vurgulanmaktadır.42 Sosyal destek ile kadınların psikolojik sağlamlıkları arasındaki ilişki incelendiğinde sosyal desteklerini “hiç yok” olarak değerlendiren kadınların, “az” olarak değerlendirenlere göre psikolojik sağlamlıkları daha yüksektir. Öte yandan, “az” olarak değerlendirenlerin “orta düzeyde” ve “yeterli” olarak değerlendirenlere; “orta düzeyde” olarak değerlendirenlerin “yeterli” olarak değerlendirenlere göre psikolojik sağlamlık düzeyleri daha düşüktür. Sosyal desteğim “hiç yok” diyenlerin psikolojik sağlamlıklarının, “az” ve “orta düzeyde” diyenlerden daha yüksek çıkması dikkat çekmektedir. Boyd43, annelerin stres seviyelerindeki artışla birlikte sosyal desteğe duydukları arzunun da arttığını belirtmiştir. Literatürdeki ilgili çalışmalara bakıldığında, Afrika’da yapılan bir çalışma sosyal desteğin kadınların psikolojik iyi oluşlarını korumada çok önemli bir yeri olduğunu aktarmaktadır.44 Bu açıdan bakıldığında sosyal desteği hiç olmayan annelerin içinde bulundukları durumun ve çocuk ile ilişkisinin daha detaylı incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Araştırma Değişkenleriyle İlgili Tartışma
Young ve Rogers8 depresyonla problemli internet kullanımının ilişkili olduğunu ancak bu ilişkide depresyonun mu problemli internet kullanımına sebep olduğu, yoksa problemli internet kullanımının mı depresyona sebep olduğunun bilinmediğini belirtmiştir. Bu çalışmada, çocukların depresyon düzeyleri arttıkça internet bağımlılığının ve alt boyutları olan sosyal soyutlanma, işlevsizlik, yoksunluk, kontrol güçlüğünün arttığı ortaya konmuştur. Çoğunun örneklem grubunu ergenlerin oluşturduğu, çeşitli yaş grupları ile yapılan çalışmalarda depresyonun internet bağımlılığı ile etkileşim içinde olduğundan bahsedilmiştir.45-48
Anne ve babaları ile kurdukları iletişim çocukların davranışlarını belirlemektedir. Literatürde ebeveynle olan iletişimin çocukların internet bağımlılıkları ile ilişkilerini ortaya koyan çalışmalar mevcuttur.49-51 Bu çalışmada, psikolojik sağlamlığı düşük olan anneye sahip çocukların sosyal soyutlanma, işlevsizlik, yoksunluk, kontrol güçlüğü alt boyutlarıyla birlikte internet bağımlılığı puanlarının yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Literatürde doğrudan benzer konuda bir çalışmaya rastlanmamakla birlikte, ebeveynlerin psikolojik sağlamlığının çocukla iletişimi ve çocuğun internet kullanımı da dahil olmak üzere davranışlarını etkileyebileceği düşünülmektedir. İnternet bağımlılığı, psikolojik sağlamlık ve depresyon ilişkisinin birey üzerinden değerlendirildiği çalışmalarda psikolojik sağlamlık ve internet bağımlılığı arasındaki ilişkide depresyonun aracı değişken olduğu; psikolojik sağlamlık ve depresif belirtiler arasındaki ilişkide internet bağımlılığının aracı değişken olduğu; psikolojik sağlamlığın depresyonun internet bağımlılığı üzerindeki etkisinde aracı değişken olduğu şeklinde bu üç değişkenin ilişkili olduğuna dair bulgular elde edilmiştir.52, 53
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Bu çalışmanın bir kısıtlılığı ve sonraki çalışmalarda göz önünde bulundurulması gereken bir öneri olarak örneklemin artırılması ve İstanbul’un her ilçesinden eşit katılımcıya ulaşılmasının daha genellenebilir sonuçlar elde edilmesinde yardımcı olacağı söylenebilir. Araştırmada seçilen örneklem grubunu oluşturan ilkokul 3. ve 4. sınıfa giden çocuklarla daha fazla çalışma yapılmasının, çocukluk döneminde ortaya çıkan ve ileri yaşlarda önemli etkilerini ortaya çıkarabilen psikolojik ve davranışsal sorunları önlemede yol göstereceği düşünülmektedir. Çalışmanın annelerdeki psikolojik sağlamlık boyutunu da ele alıyor olması, çocuklarda görülen psikososyal etkileri aileden bağımsız değerlendirmenin sağlıklı olmayacağını ortaya koyması açısından önemlidir. Sonraki çalışmalarda da aile ve çocuğun birlikte değerlendirilmesi çocuklarda gelişen işlevsiz davranışları anlamayı ve çözüm yolları üretmeyi kolaylaştıracağı düşünülmektedir.
Literatürde anne çocuk ilişkisinin önemini vurgulayan çalışmalar mevcutken, baba ile çocuk ilişkisi özelindeki çalışmalar kısıtlıdır. Bu nedenle çocuğun internet kullanımı, psikolojik sağlığı ile babaların çocukla ilişki düzeyi, niteliği ile ilgili araştırmalar yapılmasının önemli olacağı düşünülmektedir. Yanı sıra araştırmada soru sayısının daha fazla olduğu ölçeklerin kullanılmasının sonuçlardaki geçerliliğe ve güvenirliğe katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Ayrıca ölçeklerin örneklem grubuna yöneltildiği süreçte pandemi yaşanıyor olduğu için pandemi sonrasında aynı çalışma yapıldığında sonuçlarda oluşabilecek değişiklikler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonuç
Çalışmada annelerin psikolojik sağlamlıklarının ve çocuklardaki depresyonun çocukların internet bağımlılığı düzeylerini yordadığı; sosyal desteği hiç olmayan annelerin çocuklarında depresyon düzeyinin daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında ruh sağlığı çalışanları açısından çocuklarla internet kullanımı konusunda çalışma yönteminin önemi ortaya çıkmıştır.
İnternet bağımlılığı görülen çocuklarda depresyonun ve depresyona sebep olabilecek faktörlerin klinik açıdan değerlendirilmesi önemlidir. Bu sebeple öğretmenlerin, okul psikolojik danışmanlarının çocukların davranışlarına yönelik gözlemi ve okulda çocuklarla internet bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalar toplumsal iyilik hali için önem teşkil etmektedir. Sosyal desteği hiç olmayan annelere sağlanabilecek destek mekanizmaları değerlendirilmelidir. Aile danışmanlığı ve psikoterapileri açısından, ailedeki yetişkin ya da yetişkinlerin sosyal destek kaynakları, psikolojik sağlamlıkları ve bu durumun ailedeki çocuk ya da çocukların davranışlarını, psikolojik sağlığını etkileme biçimlerine özellikle dikkat edilmelidir.