ÖZET
Amaç:
Çocukluk dönemi cinsel istismarının önlenmesinde veya soruna etkili müdahale edilmesinde ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda ebeveynlerden beklenilen, öncelikle cinsel istismara ilişkin mitlerinin farkına varmaları ve sonrasında bu mitlerin yerine doğru bilgilerin kazanılarak bilinç düzeylerini artırmalarıdır. Buradan hareketle, bu çalışmanın amacı üniversite öğrencileri üzerinde geliştirilen Çocukluk Dönemi Cinsel İstismarına İlişkin Mitler Ölçeği’nin (ÇCİMÖ) ebeveynler üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Bu çalışma kapsamında 333’ü anne (%79,5) ve 86’sı baba (%20,5) olmak üzere 419 ebeveynden veri toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS ve AMOS ile gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin geçerlik çalışması kapsamında gerçekleştirilen yapı geçerliği ile doğrulayıcı faktör analizi incelenmiştir.
Bulgular:
Analizler sonucunda ölçeğin ebeveyn formunun iki boyutlu yapısının uyum indekslerinin anlamlı ve kabul edilebilir düzeyde olduğu bulunmuştur. Ölçeğin güvenirlik çalışması kapsamında da iç tutarlılık katsayısı incelenmiştir ve yüksek düzeyde güvenirlik değerine sahip olduğu gözlenmiştir.
Sonuç:
Türkiye’de yapılacak çalışmalarda ÇCİMÖ’nün ebeveyn formunun gerekli psikometrik özelliklere sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Giriş
Ebeveynlik bireyin yaşamındaki en önemli sorumlulukların başında gelmektedir. Geçtan1 hiçbir canlının yavrusunun yeni doğan bir bebek kadar bakıma ve yardıma muhtaç olmadığını belirtmektedir. Bornstein2 ise ebeveynliğin yaşam döngüsündeki en işlevsel statülerden biri olduğunu ve ebeveynliğin 7/24 devam eden bir iş olduğunu ifade etmektedir. Ebeveynliğin bu kadar önemli bir rol olmasındaki en önemli neden çocuğun ruh ve beden sağlığında birincil düzeyde ebeveynlerin etkili olması yatmaktadır.3 Bir bebeğin hamilelik döneminden başlayarak her an yanında olmak, onu koruyup kollamak, yaşa bağlı olarak fiziksel olarak uzaklaşma gerçekleşse de sürekli bağ içinde olmak önemli bir zaman ve enerji gerektirmektedir. Bu durum da bireylerin ebeveyn olma konusundaki tedirginliklerini artırabildiği gibi hâlihazırda ebeveyn olanların da yaşamında sürekli deneyimledikleri duygular olabilmektedir. Hatta sadece biyolojik ebeveynlik değil, diğer ebeveynlik biçimlerini deneyimleyen kişiler için bu sorumluluk benzer anlamlar taşıyabilmektedir. Çocuğun fizyolojik, sosyal, duygusal ihtiyaçlarının giderilmesinden sorumlu olan ebeveynler aynı zamanda çocuğu her türlü tehlikeden de korumak istemektedirler ve bunun için uğraş vermektedirler. Bazen de bu tehlikelerin farkında olamayarak çocuklarını korumakta zorlanabilirler. Çocuk istismarı da ne yazık ki bu tehlikelerden biridir ve ebeveynleri de büyük ölçüde kaygılandırabilmektedir.4 Toplumsal ve bireysel bağlam içerisinde birey kolay kolay kendisine ya da en değer verdiği varlıklardan biri için bu tehlikenin gerçekleşme ihtimalini çoğu zaman düşük görebilmekte hatta kabul edememektedir.4,5 Bu düşünce sistemini destekleyen, cinsel istismarla ilgili yanlış bilgiler ise ilgili alanyazında cinsel istismar mitleri olarak ifade edilebilmektedir.6-7
Cinsel İstismar Mitleri ve Ebeveynler
Cinsel istismar mitleri; istismarı inkar etme, önemsizleştirme, normalleştirme ve/veya haklı gösterme olasılığı olan, mağdur, istismarcı ve istismar olayı hakkındaki yanlış düşüncelere veya inançlara denilmektedir.6,7 Çocukluk dönemi cinsel istismarına yönelik mitler konusunda aileleri, uzmanları ve toplumu eğitmek cinsel istismarı önleme, bildirme ve müdahale çalışmalarına fayda sağlayabilecek önemli bir noktadır.7,8 Cinsel istismar mitleri konusunda önleme programlarının önemli ve gerekli bir bileşeni ebeveynlerdir çünkü ebeveynler çocuklarının ilk öğretmenleridir.9 Ayrıca, çocuklarına güvenli bir ortam sağlamada ve korumada temel öneme sahip kişilerdir.10 Ebeveynler ne kadar cinsel istismar konusunda bilgi sahibi olurlarsa çocuklarına daha güvenli bir çevre yaratabilirler ve böylece cinsel istismarı önleyebilirler.10,11 Ebeveynlerin bu konuda eğitilmesi yalnızca çocuklara daha güvenli bir çevre oluşturulmasını sağlamakla kalmaz aynı zamanda cinsel istismar belirtilerinin fark edilmesine, mağdura uygun yaklaşım sergilenmesine, öğrendikleri bilgilerin doğal ortamda da tekrar edilmesine ve dolaylı olarak çocukların cinsel istismar konusunda eğitilmesine imkân vermektedir.10,12
Ebeveynlerin cinsel istismar mitlerinin olmaması ve farkındalık düzeylerinin iyi düzeyde olması sadece çocuklarının doğru bir şekilde eğitilmesini sağlamanın yanı sıra, olay sonrası mağdurlara sergileyecekleri yaklaşımı da etkileyebilmektedir.7 Örneğin, çocukların, ebeveynlerin ve toplumun cinsel istismar konusunda farkındalık düzeylerinin düşük düzeyde olması cinsel istismar olaylarının önemsenmemesine ve yetkili birimlere bildirilmemesine yol açabilmektedir.13 Bunlara ek olarak, Bolen ve Lamb14 farkındalık düzeyi düşük düzeyde olan, diğer bir ifadeyle, cinsel istismar konusunda yeterli bilgi düzeyine sahip olmayan ebeveynlerin olay sonrası çocuğu desteklemekte yetersiz kalabildiklerini ve çocuklarını yalnız bırakabildiklerini belirlemişlerdir. Benzer şekilde Godbout ve ark.15 olay sonrası mağdurun psikolojik işlevselliğinde ebeveyn desteğinin önemli bir değişken olduğunu ve ebeveynlerin cinsel istismar konusundaki farkındalıklarının da bu süreci etkilediğini ifade etmektedirler. Bu sonuçlar da gerek önleme çalışmalarında gerekse mağdurlara uygun müdahale sergilemede cinsel istismar mitlerinin önemine işaret etmektedir.
Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi
İlgili alanyazın incelendiğinde ebeveynlerin cinsel istismar konusunda önemli bilgi eksiklerinin ve bazı yaygın mitlerinin olduğu görülmektedir.16-19 Örneğin, bazı ebeveynler cinsel istismarın yaygınlığını minimize edebilmekte,14-20 bazı ebeveynler cinsel istismarın etkisini abartabilmekte,20 bazı ebeveynler de mağdura ve istismarcıya ilişkin yanlış bilgilere sahip olabilmektedirler.12,20 Söz gelimi, çoğu istismarcı mağdurun tanıdığı bir kişi olmasına karşın,21 bazı ebeveynler istismarcının daha çok yabancı kişi olduğunu düşünebilmektedirler.18 Rudolph ve Zimmer-Gembeck’in22 Avusturalya’da gerçekleştirdikleri bir çalışmada ebeveynlerin cinsel istismar ve onun riskleri konusunda bilgi düzeylerinin iyi olduğu ancak bu ebeveynlerin, çocuklarına bütüncül önleyici mesajlar veremedikleri, çocuklarına yakın kişiler tarafından cinsel istismar maruz kalabileceklerini belirtme yerine daha çok kaçırılma gibi konulara odaklandıkları saptanmıştır. Bunlara ilaveten, ebeveynlerin bilgi düzeyleri iyi olmasına karşın bu konuda çocuklarıyla iletişim kurmalarına engel olarak da ebeveynlerin bazı yanlış inançlarının olabildiği; buna dair de çocuklarını kaygılandırmamak, başkalarına güven duymalarını azaltmamak gibi nedenleri belirttikleri saptanmıştır.22 Bir diğer yönden, cinsel istismar mitleri olan bazı ebeveynler ise çocukların cinsel istismar bildirimine karşı eleştirel olabilmekte ve bu bildirimlerin doğruluğundan kuşkulanabilmektedirler.16,17 Örneğin, bir araştırmada ebeveynlerin sadece %34’ü çocuğunun cinsel istismar bildiriminde doğru söylediğini düşündüklerini belirtmişlerdir.16 Bu oran ebeveynlerin mit düzeyi yüksek olursa ciddi bir sorunla karşı karşıya kalındığını göstermektedir. Dahası bazı ebeveynler cinsel istismarın nadir görülen bir sorun olduğunu, kendi çocuklarının başına gelme olasılığının düşük düzeyde olduğunu ve bu konuda çocuklarına eğitim verilmesi gerekmediğini düşünebilmekte ve olay olduğunda ise başkalarının duymasını önlemek için olayı saklayabilmektedirler.13 Bu sonuçlar da ebeveynlerin cinsel istismara yönelik mitlerinin sadece önleme için değil, mağdura uygun yaklaşım sergilemedeki ve ikincil travma oluşturma riskine işaret etmektedir.
Ebeveynlerin cinsel istismar mitlerini etkileyebilecek çeşitli bireysel ve toplumsal faktörler vardır. Cinsel istismar konusunda ebeveynlerin farkındalıkları ve mit düzeyleri yaş, eğitim durumu, sosyoekonomik düzey, etnik köken, aile türü, evlenme yaşı ve çocuk sayısı gibi değişkenlere göre değişebilmektedir.16,23 Örneğin, Alzoubi ve ark.16 yüksek gelirli ve yüksek eğitimli annelerin cinsel istismar farkındalıklarının daha yüksek olduğunu, cinsel istismar belirtilerini ve göstergelerini daha fazla bildiklerini saptanmışlardır. Cinsel istismarı önlemede ve çocukları korumada en önemli bileşenlerden birinin ebeveynler olduğu ilgili alanyazında bildirilmesine22 karşın ebeveynlerin cinsel istismar farkındalığı ve mitleri konusunda çalışmaların yeterli olmadığı8,24 ve ebeveynlerle ilgili araştırmaların ihmal edildiği25 bilinmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de ebeveynlerin cinsel istismar mitlerini ölçecek herhangi bir ölçme aracı bulunmamaktadır. Türkiye örnekleminde cinsel istismar mitlerini değerlendiren halen tek ölçek olan Çocukluk Dönemi Cinsel İstismarına İlişkin Mitler Ölçeği (ÇCİMÖ)8 ise üniversite öğrencileriyle geliştirilmiş ve ebeveynlerde geçerliliği değerlendirilmemiştir. Buradan hareketle, bu çalışmanın amacı ÇCİMÖ’nün ebeveynlerde geçerlilik çalışmasının yapılmasıdır. Dolayısıyla bu araştırmada, "ÇCİMÖ ebeveynler üzerinde geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı mıdır?" sorusuna yanıt aranmaktadır.
Gereç ve Yöntem
Araştırma Modeli
Bu çalışma, ÇCİMÖ’nün ebeveynler üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının yapıldığı ve ölçeğin psikometrik özelliklerinin incelendiği betimsel bir çalışmadır. Katılımcıların belirlenmesinde uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Uygun örnekleme, para, işgücü ve zaman açısından fayda sağlamasıyla örneklemin ulaşılabilir birimlerden seçilmesidir.26 Aynı zamanda bu örnekleme yöntemi çevrimiçi anket yoluyla katılımcılara kolayca ulaşılmak istendiğinde ve anket soruları hassas soruları içerdiğinde alanyazında önerilen bir örnekleme türüdür.27 Bu çalışmanın da sosyokültürel özellikleri sebebiyle uzun yıllardır Türkiye’de tabu olan cinsel istismara28 dair bir konu olmasından, çalışmanın konu açısından da hassas bir içeriğe sahip olduğu düşünülmüş ve farklı kültürel özelliklere sahip bireylere ulaşmak ve sosyal istenirliği azaltmak amaçlı bu yöntem tercih edilmiştir.
Çalışma Grubu
ÇCİMÖ ebeveyn formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları 419 ebeveyn (anne veya baba) ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara ilişkin istatistikler incelendiğinde, çalışmaya katılanların 333'ünün (%79,5) anne; 86’sının (%20,5) baba olduğu görülmektedir (bkz. Tablo 1). Ebeveynlerin 390’u (%93,1) evli iken; 29’u (%6,9) boşanmıştır. Aynı zamanda bir çocuk sahibi olan 175 (%41,8), iki çocuk sahibi olan 206 (%49,2), üç çocuk sahibi 32 (%7,2) ve dört çocuk sahibi olan 4 (%1) ve beş çocuk sahibi 2 (%0,5) ebeveyn bulunmaktadır. Ebeveynlerin 2’si (%0,5) köyde; 99’u ilçede (%23,6) ve 318’i (75,9) il merkezinde yaşamaktadır. Son olarak, katılımcılar arasında cinsel istismar konusunda eğitim alma isteğinde olan 379 (%90), eğitim alma isteğinde olmayan 42 (%10) ebeveyn bulunmaktadır. Buradan hareketle, katılımcıların çoğunun anne rolündeki, evli, iki çocuk sahibi, il merkezinde yaşayan ve cinsel istismar konusunda eğitim almaya gönüllü bireylerden oluştuğu görülmektedir.
Veri Toplama Araçları
ÇCİMÖ ebeveyn formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları için kişisel bilgi formundan ve ÇCİMÖ’den yararlanılmış ve bunlara dair bilgiler yanda detaylı olarak sunulmuştur.
Kişisel Bilgi Formu: Katılımcıların cinsiyet, medeni durum, çocuk sayısı, yaşadıkları yer ve çocukluk dönemi cinsel istismarına yönelik eğitim alma isteklerini ortaya koymaya yönelik bilgileri elde etmek amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır.
ÇCİMÖ: Ölçek, Koçtürk ve Kızıldağ8 tarafından üniversite öğrencilerinin çocukluk dönemine ilişkin istismar mitlerini ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçek 22 madde “bildirim ve güvenilirlik” ile “istismarcı özellikleri” olmak üzere iki faktörden oluşmaktadır. Beşli Likert tipinde (1= Hiç katılmıyorum, 2= Katılmıyorum, 3= Kararsızım, 4= Kısmen katılıyorum ve 5= Tamamen katılıyorum) ölçekten toplam puan alınmaktadır ve alınabilecek puan aralığı 22 ila 110 arasında değişmektedir. Ölçekten alınan yüksek puan üniversite öğrencilerinin çocukluk dönemi cinsel istismarına ilişkin mitlerinin yüksek olmasına işaret etmektedir. Ölçeğin güvenirlik çalışmaları kapsamında iç tutarlılık katsayısı ve test tekrar test güvenirliği incelenmiştir. İç tutarlılık katsayısı boyutlar için sırasıyla 0,84 ve 0,85 olarak; ölçeğin tamamı için de 0,90 olarak bulunmuştur. Test tekrar test güvenirlikleri için düzeltilmiş korelasyon katsayıları bildirim ve güvenilirlik boyutu için 0,93, “istismarcı özellikleri” 0,89 olarak bulunmuştur. Geçerlik çalışmaları kapsamında yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda da ölçeğin uyum indeks değerlerinin anlamlı ve kabul edilebilir düzeyde29 olduğu gözlenmiştir (c2=511,73, SD=206, p=0,00, c2/206=2,484 ve uyum indeksi değerleri ise RMSEA=0,084, SRMR=0,07, RMR=0,06, NFI=0,91, NNFI=0,94, CFI=0,95, IFI=0,95, RFI=0,90, AGFI=0,80, GFI=0,084).
İşlem Yolu
Öncelikle araştırmanın uygulanması için etik izin ilgili komisyondan alınmıştır. Etik kurul izni sonrasında araştırmanın çalışma grubu, aynı anda birden çok kişiye kolayca ulaşılabilme ve ekonomik olma durumlarını sağlayan katılımcılara çevrimiçi anketler aracılığıyla ulaşılmıştır. Bu bağlamda da araştırmacılar tarafından çevrimiçi formlar (bilgilendirilmiş onam formu ile ölçek formu) hazırlanarak sosyal medya kanalları başta olmak üzere (facebook, whatsapp ve eposta) anket linki katılımcılara çevrimiçi olarak ulaştırılmıştır. Çalışmanın amacı, kapsamı ve diğer detayları bilgilendirilmiş onam formunda açıklanmış ve gönüllü katılımcı olmayı kabul eden ebeveynler üzerinden veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler sistem üzerinden kontrol edilerek yeterli sayıya ulaşılıncaya kadar katılımcılara açık tutulmuştur. Bu örnekleme yöntemiyle farklı demografik özelliklere (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi gibi) sahip ebeveynlere hızlıca ulaşma imkanı bulunmuştur.
ÇCİMÖ ebeveyn formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları 2019 yılı Haziran-Ağustos ayları arasında gerçekleştirilmiş ve 419 ebeveyne (anne veya baba) ulaşılmıştır. Katılımcıların verileri doğrudan bilgisayar ortamında tutulmuş ve verilerin gizliliği için gerekli önlemler alınmıştır. Veri toplama süreci sonrasında da analiz aşamasına geçilmiştir.
İstatistiksel Analiz
Bu çalışmada 419 ebeveyn üzerinde doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Geçerlik çalışması kapsamında yapılan doğrulayıcı faktör analizinden önce ölçümler üzerinde normallik, çoklu doğrusal bağlantılılık, aykırı değerler ve eksik veri varsayımları30 gözden geçirilmiştir. Verilerin bu varsayımları karşıladığından emin olunduktan sonra analize geçilmiştir. Aynı zamanda ölçümlerin güvenirliği için iç tutarlılık katsayıları incelenmiştir. Ölçümler çevrimiçi anketlerin tek tek cevaplandıktan sonra ilerlenebilmesi özelliğinden dolayı eksik veri olmadan tamamlanabilmiştir. Ayrıca normallik varsayımı madde puanlarının eğiklik ve basıklık değerleri ile doğrusallık saçılma grafiği ile değerlendirilmiştir. Aykırı değerler z puanları ile doğrusal bileşimlerdeki aykırı değerler ise Mahalanobis Uzaklık Testi ile incelenmiştir. İncelemeler sonucunda veriler analiz için varsayımların karşılandığı uygun hale getirilmiştir. Verilerin analizinde AMOS 26 ve SPSS 26 programları kullanılmıştır. Araştırmada hata payı 0,05 olarak alınmıştır.
Bulgular
Güvenirlik çalışması
Çalışmada ölçümün güvenirlik çalışması sonucunda ölçeğin “bildirim ve güvenirlilik boyutunda” yer alan maddelerin madde-toplam korelasyon katsayıları 0,61-0,87 aralığında olup; içtutarlılık katsayısı 0,95’tir. Ölçeğin “istismarcının özellikleri” boyutunda yer alan maddelerin madde-toplam korelasyon katsayıları 0,59-0,85 aralığında olup; içtutarlılık katsayısı 0,94’tir. Ölçeğin bütünü için iç tutarlılık katsayısı (tabakalanmış alfa) ise 0,97 olarak bulunmuştur.
Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları
ÇCİMÖ ebeveynler üzerinde uygulanarak doğrulayıcı faktör analiz ile ölçeğin bu örneklem için geçerlik analizi incelenmiştir. Analize ilişkin sonuçlar Şekil 1’de verilmiştir.
Tablo 2’de görüldüğü üzere ölçek maddelerinin determinasyon katsayıları (R2) bildirim ve güvenirlilik boyutu için 0,56-0,89; istismarcının özellikleri boyutu için 0,61-0,92 arasındadır. Bildirim ve güvenirlilik boyutunun açıkladığı ortalama varyans (AVE) 0,61; istismarcının özellikleri boyutu için 0,66’dır. Bileşik (composite) güvenirlik (CR) 1. boyut için 0,95; 2. boyut için 0,95 olup, her ikisi de kendi AVE değerlerinden daha yüksektir. Kline30 AVE değerlerinin 0,50 ve üzerindeki ağırlıkların büyük etkiyi ortaya koyduklarını belirtmektedir. Buna göre ölçeğin iki boyutunda yer alan maddeler ait oldukları boyutların geçerli göstergeleridir.
Sonuç olarak bu değerler ölçeğin benzeme geçerliği koşulunu karşıladığını göstermektedir. Ayrıca modelin genel uyum katsayıları, hipotez modelin kabul edilebilir düzeyde uyuma sahip olduğunu göstermektedir (c2 419=851,767, p=0,00, normed c2=4,22; CFI=0,93; NFI=0,92; RFI=0,90; IFI=0,93; TLI=0,92; RMSEA=0,08 SRMR=0,04). Dolayısıyla bu görüşler, modele ilişkin katsayıların yeterli olduğuna29 kanıt gösterilebilir.
Tartışma
Bu çalışmada, üniversite öğrencileri üzerinde geliştirilen ÇCİMÖ8 ebeveynler üzerinde uygulanarak ölçeğin ebeveyn formu geliştirilmiştir. Toplam 419 ebeveyn üzerinde yapılan bu araştırma doğrulayıcı faktör analizi için gerekli olan yeterli örneklem büyüklüğüne sahiptir. Buna yönelik olarak Worthhington ve Whitaker31 doğrulayıcı faktör analizi için ortalama örneklem büyüklüğünün 300 ve üzerinde olması gerektiğini vurgulamaktadır. Kline30 ölçek geliştirme ve uyarlama çalışmalarında ölçek maddelerinin toplam varyansın en az %40’ını açıklaması gerektiğini vurgulamıştır. Buradan hareketle, ÇCİMÖ’nün ebeveyn formu maddelerinin toplam varyansın %66’sını açıkladığı görülmüştür. Ayrıca normed c2 değerinin 5’ten küçük olması,32 CFI değerinin 0,90'dan büyük ve RMSEA değerinin 0,08’den küçük olması istenmektedir.30 Bu çalışma kapsamında ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi sonucunda kabul edilebilir uyum indekslerine sahip olduğu söylenebilir (c2 419=851,767, p=0,00, Normed c2 419= 4,22; CFI=0,93; IFI=0,93; TLI=0,92; NFI=0,92; RFI=0,90; RMSEA=0,08, SRMR=0,04).
Ölçeğin güvenirlik çalışması kapsamında içtutarlılık katsayısı incelenmiştir. Fraenkel ve ark.33 ölçek geliştirme ve uyarlama çalışmalarında ölçme sonuçlarının güvenilir sayılabilmeleri için içtutarlılık katsayılarının 0,70 ve üzeri bir güvenirliğe sahip olmalarının gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Ölçeğin bütünü için iç tutarlılık katsayısı (tabakalanmış alfa) ise 0,97 olarak bulunmuştur ve bu değer ölçümün yüksek güvenirliğine işaret etmektedir. Ölçeğin ebeveyn formu da orijinalinde olduğu gibi 22 madde ve iki faktörden oluşmaktadır. Madde 1, madde 2, madde 3, madde 4, madde 5, madde 6, madde 7, madde 8, madde 9, madde 10, madde 11, madde 12 ve madde 13 “bildirim ve güvenilirlik” boyutunda; madde 14, madde 15, madde 16, madde 17, madde 18, madde 19, madde 20, madde 21 ve madde 22 istismarcı özellikleri boyutunda yer almaktadır. Ölçeğin “bildirim ve güvenilirlik” boyutuna “Kan bağının olduğu kişiler çocuğa cinsel istismarda bulunmaz.”, “Erkek çocuklar kız çocuklarına göre istismardan psikolojik olarak daha az etkilenirler.”; “istismarcı özellikleri” boyutuna “Olayla ilgili çocukta fiziksel belirti (örneğin; morluk vb.) yoksa istismar olmamıştır”, “Kadınlar çocuklara cinsel istismarda bulunmaz”, ifadeleri örnek verilebilir. Bu çalışmada istatistiksel olarak ciddi bir sorun teşkil etmeyen ama diğer maddelere göre düşük ama ölçekten çıkarılamayacak düzeyde de değerler alan madde 1’i içerik olarak incelemek önemli olabilir. Şöyle ki madde 1 “Okul öncesi çocukların hepsi, cinsel istismara uğradıklarını hayalinden uydururlar.” ifadesi içerik açısından daha fazla bilgi ve netlik gerektirdiğinden her ebeveyn için uygun olmayabilir. Şöyle ki madde 1, alanyazında mağdurların ifade güvenilirliğini değerlendirmede tartışılan konulardan biridir.34,35 Bilindiği üzere okulöncesi dönem çocuklarının gelişimsel süreçlerinde hayali öğeleri kullanımı mümkündür. Cinsel/fiziksel istismara veya ihmale maruz kalmış bir çocuk da söylemlerinde hayali öğeleri kullanarak da olaya dair bildirimde bulunabilir ve dahası çocuğun ifadelerinde hayali öğeleri kullanması istismarın travmatik etkisinin göstergesi de olabilir.36 Bu sebeple, okulöncesi dönemini yaşayan veya yaşamış çocuğu olan ebeveynler bu faktörü düşünerek maddeyi cevaplamada diğer maddelerde olduğu gibi neyin kast edildiğini anlamamış veya kesin bir görüşe sahip olmamış olabilirler.
Tüm bu değerlendirmeler sonrasında ÇCİMÖ Ebeveyn Formu’nun ebeveynler üzerinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Böylece bu ölçek özellikle çocuk ve aile ilişkisini ele alan ilgili disiplinlerde yapılacak çalışmalar için önemli bir ölçüm aracı olarak kullanılabilir. Bunun yanı sıra, ruh sağlığı, hukuk ve sosyal hizmet gibi çocuk koruma ile ilişkili alanların uygulama çalışmalarında pratik bir değerlendirme aracı olabilir. Çocuk ve aileye sunulacak bilimsel ve akademik hizmetlerin olumlu etkisi tüm yansıyabilecek etkilerden olduğundan oldukça değerlidir. Cinsel istismar gibi sadece bedensel değil, psikolojik ve toplumsal etkileri de uzun ve yoğun şekilde yaşanan travmaların “önleyici hizmetler” kapsamında ele alınması insanın değerliliği ve hak temelli yaklaşım sergileme bağlamında bir gerekliliktir.
Çalışmanın Sınırlılıkları
Bu çalışma ebeveynlerde çocukluk dönemi cinsel istismarına ilişkin mitleri ölçmeye yönelik geliştirilen ilk ölçek özelliği taşıması sebebiyle önemli bir yere sahiptir ancak her bilimsel çalışma gibi bu çalışmanın da bazı sınırlılıkları söz konusudur. Bunlardan biri, bu çalışmanın verileri çevrimiçi anket yoluyla ebeveynlere ulaşılarak elde edilmiştir ve akıllı telefon ve bilgisayar kullanamayan ve bu cihazlara sahip olmayan ebeveynler çalışmaya katılamamışlardır. Buradan hareketle, ilerideki çalışmalarda bu sınırlılığın giderilmesine yönelik yüz yüze veri toplama yöntemine başvurulabilir. İkincisi, cinsel istismar konusu halen günümüzde rahatça konuşulup tartışılmayan bir konu olduğundan ebeveynlerin de bu konuyla ilgili ölçek maddelerini doldururken “sosyal kabuller” çerçevesinde hareket edebilecekleri varsayılmaktadır. Bu da sonuçların belli bir kategoride toplanmasına neden olabilir. Söz konusu sınırlılığı önleyebilmek amacıyla sosyal kabulün etkisini en az indirebilecek şekilde çocukluk dönemine ilişkin cinsel istismar konusunun diğer değişkenlerle ele alınarak incelenmesi daha gerçekçi sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Ayrıca bu çalışmaya katılan ebeveynlerden çoğu annedir ve bu da çalışmanın sonuçlarının daha sınırlı bir şekilde genellenmesine neden olabilmektedir. İlerideki araştırmalarda benzeri orandaki anneye ve babaya ulaşılarak karşılaştırmalı çalışmalar yapılabilir. Son olarak yukarıda da bahsedilen ÇCİMÖ’nün ebeveyn formunda yer alan madde 1 istatistiksel açıdan yeterli değerlere sahip olmasına rağmen, madde işleyişini değerlendirmek için farklı örnekleme yöntemleri kullanılarak yeni araştırmalar gerçekleştirilebilir ve bu maddenin işleyişi yeniden değerlendirilebilir.
Sonuç
Bu araştırmada yer alan katılımcıların çoğunun anne olan, evli, iki çocuk sahibi, il merkezinde yaşayan ve cinsel istismar konusunda eğitim almaya gönüllü bireylerden oluştuğu görülmektedir. Dolayısıyla, bu çalışmanın sonuçları benzer özelliklere sahip ebeveynlere genellenebilmekle birlikte, farklı bireysel ve kültürel özelliklere sahip ebeveynlerle de yeni çalışmalar gerçekleştirilebilir ve ölçeğin bu gruplarda da geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olup olmadığı sınanabilir.
Etik
Yazarlık Katkıları
Kaynaklar
Fit in the Analysis of Covariance Structures, Psychol Bull. 1980;88:588-606.